14 Eylül 2011 Çarşamba

İkili Yoksa, İki Gol Şans Değil


Haftasonu deplasmanda 2-0 öne geçip, 2-2 berabere kalan Barselona ile, haftasonu evinde 2-0 mağlup duruma düşüp 2-2 berabere kalan Milan’ın maçı 2-2 bitti.

Barcelona’nın kaleyi tutan 7 şutuna karşın Milan’ın kaleyi tutan 5 şutu skora eşit katkı yaptı. Abbiati ile Valdes arasındaki fark aklımıza geliyor hemen. Ancak aklımıza gelmeyen, Abbiati ne kadar Milan’ın kalecisiyse, Valdes’in de o kadar Barselona’nın kalecisi olduğu. Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi’nde Barça kalesini bulan 23 şutun 8’i gol olmuş. Her 3 şut 1 gol yazıyor. Oranladığınızda (%33) 5 şutun 2’sinin gol olması Valdes için normal. Anormal olan rakam olumlu pas yüzdesi. Victor Valdes’in elinden ya da ayağından çıkardığı 100 topun 91’i Barselonalı oyuncuların hizmetine hazır hale geliyor. Degajlarda dahi %76’lık bir isabet söz konusu ki bu oran orta saha emekçiliğinden ekmek yiyen bir çok gencin becerebilmesi için bir fırın daha ekmek yemesini gerektiren bir başarı. Mesela dün akşam Prince Boateng, Valdes kadar Barcelonalılara pas göndermiştir. Tek sorun Milan forması giymesiydi.

Standart santrofor tipini tedavülden kaldırdıktan sonra stoperlere de savaş açan Barcelona, Macherano-Busquets ikilisiyle yorumculardan bayağı bir övgü aldı. Barcelona daha çok topa sahip olmak istiyor yorumlarının altına sayısal veriler, futbol aforizmaları ve renkli şemalar yerleştirildi. Belki Rüya Takımın hipnotinize eden büyülü futbolunun keyifli uyuşukluğu, belki de Barcelona’yı eleştirmenin ya da beğenmemenin müthiş eleştiri aldığı ve beğenilmediği bir dönemde çıkacak homurtunun çekincesi, bazı ayrıntılara karşı bizi kör bırakıyor.
Uzun dönemde stopersiz futbola geçeceğimizden eminim. Barcelona’da ise bugün Mascherano-Busquets (MB) ile, Puyol-Pique(PP)’den daha fazla topa sahip olunacağı düşüncesi teoride harika fikir gözükse de pratikte tersi ortaya çıkıyor.

                                    

Top çalma ve pozisyon önlemede zaten PP’nin MB’ye üstünlüğü bariz.  Çok övgü alan “daha fazla pas, daha fazla top bende” fikrinde ise sanılanın aksine PP bir adım önde. Pique %91, Puyol %88 olumlu pas ile oynuyor. Puyol, Pique’ye göre az biraz geride gözükse de maç başına 5 uzun (30 metre ve üstü) pas isabetiyle ve Pique’ye göre daha fazla hızlı hücum başlatıyor. Pique’nin ise Puyol’a üstün olduğu yeteneği Del Bosque’nin ifadesiyle “forvet gibi düşünüyor” olması. Pique’nin maç başına 0.39 dribling ve 0.45 gol pozisyonuna sokan pas ortalaması Cassano’dan yüksek!



Tabii MB’den de...

1-HIZ

Fenerbahçe’nin Şeref Bey’de 2-4 kazandığı maçın kırılma anı Ferrari’nin atılmasıysa, çökme anı Aurelio’nun savunmaya geçmesiydi. O zaman (ve her zaman) bu ön-stoper / defansif orta sahaların savunmaya çekilmesini (yanlış değil) tehlikeli bulurum. Orta saha oyuncuları arkasındaki stoperin rahatlığıyla oynamaya alışmıştır. Şu yazıda belirttiğimiz gibi; Stoper ise arkasında sadece kaleci olduğunun bilinciyle oynar. Araya atılan toplar stoperlerden oluşan bir savunmada daha az tehlike yaratır. 

Mentalite farkının yanısıra Barcelona için bir diğer neden hız. MB, PP’ye göre daha ağır ve daha geç kalıyor. Barselona savunması ise hücum kadar hızlı olmak zorunda. Çünkü gol atmak için gereken çabukluk, aynı zamanda gol yememenin anahtarı.

2-HAVA TOPLARI

1.92’lik Pique ve 1.78’lik Puyol’un nokta ile virgül misali uyumuna gıpta ile bakıyoruz. İkisinin de farklı yeteneklerini en baskın şekilde takım adına ve en optimum biçimde birbirlerini kapatacak şekilde kullanmaları futbol ilminin açıklamakta zorlandığı bir konu. Şiir gibi denir ya, hakikaten bu kadar kafiyeli bir ikili benim gibi şiir sevmeyen bir adam için bile göz kamaştırıcı.

Camp Nou’da sağ çizgiye inebilmiş genç bir kanat oyuncusu olalım hayalimizde. Barcelona’ya gol atabilmenin heyecanıyla ceza sahasına kısa bir bakış atarız. Orta hazırlığının yarım saniye öncesinde, görev paylaşımı yapan bu iki oyuncu arasında bu işi Pique’nin üstleneceğini düşünürüz. Bu yüzden de topu Puyol ile yanyana duran santraforumuza indirmeye çalışırız.

Ve hata yaparız.

O topun bizim santraforumuzun kafasına dokunma şansı %29. Pique ile eşleşen arkadaşımıza atsaydık daha fazla gol şansımız vardı.


Aradaki 14 santimetreye karşı Carles Puyol’un hava topu başarısı, Gerard Pique’den 16 puan fazla. Puyol bu konuda Vidiç, Ferdinand gibi devlerle çekişiyor. Allah Pique’ye boy vermiş, Puyol’a zamanlama zekası.

Bu konuda MB’nin en iyisi Sergio Busquets. O da Pique’nin gerisinde kalıyor.

MILAN YAPMASI GEREKEN NEYSE YAPTI


%75 topla oynama oranı olan bir rakibe karşı, üstelik de deplasmandaysanız, çok dikkatli ve hızlı olmalısınız. Top sizin ayağınızda 5 ya da 6 saniye kalabiliyor ancak. Bu durumda 3-4 saniyede rakip kaleye topu taşımalısınız. Hızlı hücum oyuncularının önüne derin paslar atmalısınız. Eğer kendi sahanızda kale önüne takım otobüsü çekerseniz Messi’nin jenerik oranını yükseltirsiniz. Büyük usta Lucescu “Barselona’yı savunma yaparak yenemezsiniz” derken bunu kastediyordu. Mourinho Nuri Şahin’i transfer ederken bunu düşünüyordu.

Derin bir nefes alıp aklımızdakileri süzersek Barselona’ya 2 şekilde gol atabileceğimizi görürüz.

1- Hızlı hücum. Savunma arkasına atılacak toplar.
2- Yan Toplar

Milan, 1.siyle ilk golü, 2.siyle son golü buldu. Valdes’e de 5 top göndererek 2 golü matematiksel olarak garantiledi! Şans sadece futbolda değil, hayatın her alanında en önemli kavramdır. Ancak “genellikle” kucağımıza düşmez. Dün Milan kendi şansını yarattı ve sonuç almasını bildi.

Barselona’yı (şanlıysa) durdurabilecek 2 takım var. Biri dün akşam elinden gelenin en iyisi yaptı, diğeri Nuri Şahin’i bekliyor.

Barcelona ise yenilmez olmak adına hedeflediği futbol devriminde, Puyol-Pique'nin, Messi’den dahi daha anahtar konumda olduğunu unutmamalı. 


Yakup Sabri İNANKUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...