12 Şubat 2011 Cumartesi

Son Barikat Cruijff

1982-1983 sezonunu şampiyon bitiren Ajax, Cruijff’a yeni sözleşme önermeme kararı alır. Gerekçe, Johan’ın çok yaşlı olmasıdır. Cruijff buna çok kızar. Sadece 36 yaşındadır ve oynayacak 1 sezonu daha vardır. Gider, Ajax’ın en büyük hısmı Feyenoord’a imzayı atar. 10 yıldır şampiyon olamayan Feyenoord, Cruijff’un kanatları altına girer.

Yeni sezon başlar. Cruijfflu Feyenoord iyi bir ritim yakalamıştır. Cruijff çoğu maçta ilk 11 başlar. Kendi isteğiyle bazı maçların son 15 dakikasında oyuna girer, oyunun kaderini değiştirir…

Ligde müthiş bir mücadele vardır. Ajax ile Feyenoord şampiyonluk yolunda kalan 2 takım olur ve puanları eşittir. Ve beklenen maç gelir çatar.

Ajax oyuna müthiş başlar, ardı ardına gelen goller durumu 3-0 yapar. Feyenoordlular sabırlı bir şekilde bildikleri gibi oynamaya devam ederler ve 2 gol bulurlar.


(Hikayemizde efsane bir geri dönüş, Cruijff’un tek başına maçı çevirdiği bir kahramanlık destanı bekleyenler adına üzgünüm. Buradaki efsane olay soyunma odasında olacak.)

Maç son 15 dakikaya girerken hala 3-2’dir. Herkes beraberlik golü beklerken Ajax bir gol bulur. Sonra bir tane daha. Bir tane daha…

Maç 8-2 biter.

Soyunma odasının kapısından en son giren Cruijff tavana bakan birçok ense görür. “Herkes beni dinlesin” der. “3 puan gerideyiz. Sadece bir maç kaybettik. Sezon sonuna kadar tüm maçları kazanırsak şampiyon oluruz. O zaman bu maç Ajax için sadece bir derbi zaferi, bizim için ise herşeyin başladığı bir nokta olur.”

Dediği gibi de olur Cruijff’un. Tüm maçlarını kazanan Feyenoord, Ajax’ın 6 puan önünde şampiyon olur, 10 yıl aradan sonra…

Ajaxla olan hesap kapanmıştır.

*****

1 Temmuz 2010’da Barcelona yeni başkanı Sandro Rosell yönetim kurulu ilk toplantısını açar. Klişe teşekkür kouşmasından sonra “Toplantımıza önce bir yanlışlığa parmak basarak başlamak istiyorum” der. “Barcelona yönetmelik tüzüğünde, Onursal Başkanlık diye bir sıfat bulunmamaktadır” Sandro ağzını yeni bir saldırı için açmak üzereyken, Cruijff ayağa kalkar ceketinin önünü ilikler, kapıya doğru ilerler ve toplantı salonunu terkeder.

Kulüp girişindeki resepsiyonda oturan sekreter Cruijff’u görür, telefonu kulağından çekmeden ” bir dakika sizinle ilgileneceğim” gülümsemesiyle bakar. Cruijff sol göğsünün üstündeki Onursal Başkanlık nişanını çıkarır “Bak buraya bırakıyorum” der, sekreterin önüne koyar, çıkıp gider.

Daha sonra konuyla ilgili tek bir açıklama yapar:

Yönetim kurulunun ilk toplantısında bu konuyu tartışması bana garip geldi. Çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Bu tip şeyleri kabul etmek çok zordur ama geri vermek kolaydır. Kimseyi rahatsız etmek istemediğimden geri veriyorum”

Başkan Sandro Rosell’in açıklaması ise toplantıdaki tavrı kadar sert ve netti “'Ben de aynısını yapardım, hiç kimse mevcut olmayan bir sıfatı arzu etmez”

*****

Geçtiğimiz hafta Johan Cruijff Ajax’ın teknik danışmanı oldu. Tahmin ettiğimiz gibi Ajax altyapısını yeniden şekillendirecek. Ancak altyapıdan yetenek çıkarmak Ajax için sorun değil, o yetenekleri elde tutmak sorun.

Futbol her geçen gün büyük kulüplerin büyük sermayeli tekerleri altında biraz daha eziliyor. Birçok genç yetenek henüz tam olgunlaşmadan dalından koparılıp uluslarası pazarlara ihraç oluyor. Çoğu sandıklarda çürüyüp giderken, bir kısmı da komisyoncuların oradan oraya pazarladığı kişiliksiz, ruhsuz bir kâr aracı oluyor.

Cruijff’un, Ajax görevi aslında bu noktada başlıyor. Bu hem Ajax, hem Hollanda, hem de dünya futbolu için önemli. Hatta bir milat. Cruijff, karizmasıyla yetenekleri –en azından olgunlaşana kadar- tuttuğu takdirde en son 1995’te severek ayrıldığımız Ajaxla yeniden biraraya gelebiliriz. Endüstriyel futbolun önündeki son barikat Ajax olabilir.

Sanırım Cruijff da bunun düşüncesi içinde.

Ve Hala Barcelona ile açık olan bir hesap var…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...