7 Şubat 2011 Pazartesi

İSLAM ÇUPİ…

Evimize 2 gazete girerdi, Sabah ve Milliyet.

Benim için gazeteler; karikatürler ve arka sayfadaki futbolcu resimleri dışında gereksiz kağıt parçalarıydı. O kadar yazıyı ne diye okurlar anlamazdım. Bu noktada Sabah daha çok hoşuma giderdi çünkü futbolcu resimleri daha bir parlaktı, daha beyazdı. Milliyet’te resimler biraz daha koyu ve kırmızımsıydı. Ayrıca Milliyetle çok oynayınca (gazeteleri top top yapar, dışını bantla kaplar maç yapardım evde ben) ellerim ve ayaklarım siyah lekelerle dolardı. Sabah Gazetesi daha lekesiz bir oyun yaşatırdı bana. Henüz Ayşe Teyze lisedeydi muhtemelen ve çantasında defter, kitap gibi normal malzemeler vardı.

Bu durumun değiştiği tek gün vardı. “Milliyet” ve “yazı” sadece 1 gün benim kralım olurlardı.

Yani “Pazarın Ertesi”

Yani İslam Çupi

Başlangıçta adı garip gelmişti; “İslam”. Sonra soyadı; “Çupi”

Çupi ne ki? Ayrıca İslam diye isim mi olur?

Öyle okumaya başladım O’nu. Okuduğum ilk köşe yazarı. 1 cümleyi belki 10 defa okurdum anlamak için. Her seferinde “Allahım bunlar ne güzel sözler” derdim. Bazen anlayamazdım. Ama cümlelerin güzelliğinin başından kalkıp “sıkıldım ya” şımarıklığını da yapamazdım. Yazı bitince bir daha okurdum, ertesi gün bir daha…Milliyet bizim evde kral olmak için, ben ise cümlelerde yüzmek için Pazarın Ertesini beklerdik, beraber.

Ortaokul ve lisede daha bir söktüm İslam Çupi’yi. Ben zaten futbola aşıktım, İslam Çupi ise benim aşkıma şiirlerin en güzelini yazıyor şarkıların en güzelini söylüyordu.

İşte ben o zaman yazmaya başladım. Para kazanmak için, kızlarla çıkmak için değil, benim hayatımı –olursa- okuyanın hayatını zenginleştirsin diye yazıyordum. Mutlu olmak için yazıyordum.

O “Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkansız” demişti, ben “yazar olmak mümkün İslam Çupi olmak” imkansız diye düşünüyorum

...

Allah rahmet eylesin güzel insan, kalem sanatçısı, Fenerbahçe aşığı. Ölüm yıldönümünün 6 şubat olduğunu biliyordum. Ancak ben bugünü 6 şubat sanmıştım. “Çocuk beni unuttun” diye gülümsediğini ve okkalı bir küfürü de arkasına nağme yaptığını duyuyorum. “Tanıyor muydu seni?” derseniz “Hayır” derim. Önemi yok ben O’nu tanıyorum ya.

Ruhu şad olsun. Bizim burada, orada çene, klavye yorduğumuz konuyu yarım sayfada anlatmıştı İslam Çupi. Taa 1994’ten bugünlere sallamıştı üstad. Buyrun o satırların keyfini çıkaralım, Rahmetle bir kez daha anarken…

*****

Yıldız futbolcu olarak dünya da kurudu, Türkiye de…

Değişen sistemler, sistemlerin üzerine asılan ve kilit denilen taktikler, oyuncuyu fizik yapmaya mecbur eden idman ve telkinler futbol oynamayı zorlaştırdı belki de…

Ama oyun alanının eni ve boyu hiç değişmediğine göre, eski star özgürlüğü yenilerle niye bu kadar esaretli bir kafese girsin…

Demek yeni futbolcu tipi ne saha açmasını biliyor ne oynarken dripling ustalığı ile yeni alanlar kazanma yollarını…

Siz Cruijff, Pele veya bizim Lefter’in önünde tam saha presli bir oyun oynamaya kalksa idiniz, oyun alanının her 5 metrekaresinde bir ceset bırakarak, maçı bitirecek canlı bulamazdınız yönettiğiniz takımda…

FIFA ve UEFA futbolun geleceğini kurtarma konusunda ikide bir kuralları değiştirerek, sahada hakemden bir polis devleti kurma sevdasında…

Bana göre futbolun 100 yıldır süren saha özgürlüklerini kısp, diktatörlüğe dolu dizgin gitmek, bu oyunu ileriye götürmez. Büsbütün emredici kuralların içine sokup kurulaştırır ve yok eder sonuçta…

Futbolun geleceği ve kalıcı güzelliği, ülkeleri faşizan bir takım kuralların kalıplarına sokarak gerçekleşmez, ancak onlara “ESKİ MALLARINIZI YENİDEN ÜRETİN” diye samimi ve sevimli telkinler yaparak gerçekleşir.

Çünkü bütün dünya futbolcu diye başka bir şey üretmeye başladı, galiba…

İSLAM ÇUPİ, 8/2/1994 (Eskiyi Aratan Yenileşme)

Not:ESKİ MALLARINIZI YENİDEN ÜRETİN” orjinalde küçük harflerle yazılı. Dikkat çekmek için büyük yazma gereği hissettim. Altyapı falan mı diyor ne…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...