19 Ekim 2011 Çarşamba

Öldürmeyen Tokat Akıllandırır


İsa Hocamın kulakları çınlasın, benim genç ve sorumsuz yanağımdan sağ avucunun içi vasıtasıyla çıkarttığı desibel tüm takımın susup bize dönmesine neden olmuştu. “Takım hücuma çıkarken topu kaptırmayacaksın Yakup Sabri! Sıkışırsan taca at, olmadı havaya dik, gerekirse dağa vur, fezaya gönder ama o topu kaptırmayacaksın. Kaptırdıysan da uç, ışınlan git geri al!”

Pozisyonu anlatmama gerek yok sanırım.

Kulağımın hemen altında biten o gül, biraz yukarı çıkıp küpe oldu sonra. Cümbür cemaat hücuma yeltendiğinde kaptırdığın her top, takıma inen gol tokadı oluyordu zira. Kum sahada kasaplararası slalom turlarında da böyleydi bu, Devler Ligi’nin son model suni çimlerinde de.

Bırakın taktiği, fizik-kondisyonu, oyun anlayışını, hücum organizasyonunu…
Hepsini bırakın bir kenara.

Trabzonspor 3 gol yedi, 3’ü de hücuma kalkarken kaptırdıkları topun yüzü suyu hürmetine. Hiç haketmediği şamaroğlanı skorunu gördük tabelada böylece.

Biraz önce kenara bıraktığımız oyun anlayışına, taktiğe dönersek Trabzonspor’un maçı kazanamamasına üzülüyoruz. Sadece Colman’ın yaptığı isabetli pas sayısı (64) CSKA Moskova takımının tümünün ancak 60. Dakikada ulaşabildiği bir sayı. %60 topla oynayan, 8 korner kullanan, 14 şut atan Trabzonspor’un işlediği 3 günah tabelayı cehenneme çevirdi.

Kolay değildir, hatta mümkün değildir ilmek ilmek işlediğin yapı yıkıldıktan sonra eskiye dönmek. 3 ay önce omurgasını kaybetmiş bir takımdan bahsediyoruz. Kalecisi sakat, stoperi ve orta sahasının beyni İstanbul’un 2 büyüğüne tav olmuş elinde sadece Burak Yılmaz kalmış. Dün gece O da yok.

O’nun alternatifi olarak düşündüğün Vittek de sakat ki O Vittek idi Inter maçını çeviren.

Kadro darlığı Halil Altıntop’a mahkum etti Trabzonspor’u. Adrian’ın aklı ile Altıntop’un hırsı aynı frekansta buluşamadılar. Alanzinho sonunu düşünmeden attığı çalımlarla kahramanlık denemeye bu maçta da devam etti. Hücum elemanları yeteneklerini birleştiremeyince gol de doğmadı haliyle.

Rağmenlerle değil nasıllarla uğraşan bir akıl var Trabzonspor’un başında. Şenol Güneş Hoca bahane değil futbol adamı. Bu yüzden bütün rağmenlere rağmen, soğukkanlı, olgun ve doğru bir oyun var sahada.

Ama işte, 3 yanlış bütün doğruları götürdü maalesef.

Burak Yılmaz’ın dönüşü, Giray-Glowacki’nin (ki şu an takımın yumuşak karnı bu bölge) birbirine giderek alışması, Adrian’ın Halil’i anlaması, Halil’in Adrian’a uyması ve önümüzdeki zaman Trabzonspor’un kalan 3 maçta yenilmeyeceğini düşünmeme yol açıyor.



Birbirine yakın takımların bulunduğu gruplar, nüansların, anların attığı fırça darbeleriyle net bir resim haline gelir. Böyle gruplarda favoriyi mağlup etmek, hele de deplasmanda mağlup etmek, bu resme kendi rengini en koyusundan dahil etmektir.

Trabzonspor’un bu gruptan çıkacağına inanıyorum.

Yeter ki yediği tokatlar kulaklara küpe olsun.

Yakup Sabri İNANKUR

2 yorum:

  1. ufak nüans demesen iyiydi..nüans= küçük fark, küçük=ufak...ufak nüans= ufak ufak fark

    YanıtlaSil
  2. :) Teşekkür ederim. O cümleyi yazarken aklımda "minik fırça darbelerinin ufak farkları" vardı, sonra "minik fırça darbesi zaten ufak farkları anlatıyor" diye düşünüp nüansı ekledim, fırça teşbihiyle bağladım. Ancak aklımda "ufak farklar" dikkatini çektiği üzere kaldı.

    Cümledeki o fazlalılığı attım. Yazıyı daha da güzelleştiren nüans için tekrar teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...