21 Ekim 2011 Cuma

Herşey Bir Masal Gibi


Yaklaşık 1 yıl önce, Valeriy Lobanovski stadında Dinamo Kiev, Beşiktaş karşısında 7 net gol pozisyonuna girmişti. Bunların 3’ü altı pas üzerindendi, 1 top da direkten dönmüştü. Beşiktaş’ın kaleye 2 şutu vardı. Dinamo Kiev kazanmıştı.

Dün akşam Valeriy Lobanovski stadında Dinamo Kiev, Beşiktaş karşısında 7 net gol pozisyonuna girdi. Bunların 3’ü altı pas üzerindendi, 1 top da direkten döndü. Beşiktaş’ın kaleye 2 şutu vardı. Dinamo Kiev kazandı.

Rahmetli dedem akşam yemeğinden sonra çayını önüne beni kucağına alır ve “Az gitmiş, uz gitmiş dere tepe düz gitmiş, bir de dönmüş bakmış ki, bir arpa boyu yol gitmiş” derdi.

Masala böyle başlardı.

O masallar bana gerçekmiş gibi gelirdi. O kadar yol yürüyüp, bir arpa boyu ilerleme olabileceğine inanırdım.

Oysa ki gerçek hayat farklı. Bilimsel kanunların emrettiği olur illâ ki.

Mesela fizik bilimi der ki; hareket yoksa yapılan iş 0(sıfır)dır

Ekonomi bilimi der ki; yapılan iş 0(sıfır)sa, gelir/gider 0(sıfır)dır.

Valeriy Lobanovski stadında geçen seneki Beşiktaş ile bu seneki Beşiktaş aynı. Bir kıpırdanma yok. Öte yandan bu süre zarfında Beşiktaş 120 milyon TL zarar açıkladı.

Beşiktaş’ın bir arpa boyu yol almak için 120 milyon TL zarar etmesini Stephen Hawking açıklasın. Bütçede karadelik olduğunu düşünüyorum.

Tabii Beşiktaş’ın bu sefer 3 gol daha az yemesini bir ilerleme olarak önümüze sunanlar olabilir. O zaman bizim bakkal, 1 senede 1 gol daha az yemenin 40 milyon TL’ye mal olacağını hesaplar, hesap makinesini çevirir önünüze koyar.

Kiev karşısında bir futbol göremediğimiz için Beşiktaş’ın nasıl oynadığına dair yazacak kelimelerimiz güdük kalıyor.

Biz de saha dışına bakıyoruz.

Geçtiğimiz hafta; borçlar, Mendes ve yönetim ile ilgili “kaygıları” olan her Beşiktaşlı’nın davet edildiği bir organizasyon düzenlendi. Hani statta protesto edince takımın ahengi bozuluyor, takımı kötü etkiliyordu ya, arkadaşlarımız da takıma zarar vermemek için stadın dışında toplanmayı akıl etmişlerdi. 357 milyonluk borcu, Jorge Mendes’in kulüple olan ilişkisini sorguluyorlar, gidişatı protesto ediyorlardı.

Yaklaşık 150 kişi toplanabildi sanırım.
Bu 150 asi ruh, yağmurun altında soğukta “kendimden önce Beşiktaş” duygusuyla ısınıyorlar ve Beşiktaş’ın ruhunu yavaş yavaş boğan kötü ruhları yakmak istiyorlardı.

Maçka Park’ındaki romantik isyanın sebebi siyah-beyazlı takımın aldığı sonuçlar değil, kulübün Demirören ailesine bağımlı hale getirilmesiydi.

Fakat nüfusları ve Beşiktaş medyasından aldığı desteğe bakarsak, Beşiktaşlılar’ın çoğu onlarla aynı fikirde değil. 2 senedir (Denizlispor maçından sonra) yönetim aleyhine statta çıt çıkmıyor. Beşiktaş medyasının hatr-ı sayılır, taraftarı avcunda tutan isimlerinin çoğu da harıl harıl şiir yazmakla, Beşiktaş’ın ne kadar ağır bir taş olduğunu tartmakla meşguller.

Demek ki herkes durumdan memnun. Asi olmayı gerektirecek koşullar mevcut değil. Olsaydı o protesto onbinlerce katılımcıyla devam ederdi. Vaktinde Süleyman Seba kulübü batma noktasına getirdiğinde müdahale edilmişti.

Demek ki Beşiktaş dünya kulübü olma yolunda sert ve emin adımlarla yola devam ediyor. Alınan kötü sonuçlar neticesinde Carvalhal yakın zamanda kovulur, 8. yıldaki 9. hoca tüm yaralara merhem olur. Yıldız takviyesi de yapılır (Elbette bu Mendes takviyeli olur) arada bir de dış basında en muhteşem taraftarın Beşiktaş olduğu vurgusu yapılır ve herkes mutlu olur.

150 çatlak ses, dünya kulübü olma yolundaki Beşiktaş’ı durduramaz.

Onların anlattıkları masal.

Ama inanasım geliyor bazen.

Dedim ya;
Masallar bana bu yaşımda bile gerçekmiş gibi gelir hala...

Beşiktaş'ın yaşadıkları bir masal gibi zira...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...