11 Nisan 2011 Pazartesi

2.LİK YA DA 1.LİG

"Arsene Wenger'i teknik direktör olarak görmek ister misiniz" diye bir anket olsa, %95 evet çıkar. İşte O Arsene Wenger 3 gün önce şöyle dedi " *Bu sezonki durumumuzla gurur duyuyorum. Sonuna kadar da bunu savunacağım. 20 sene boyunca ligde 2. olup Şampiyonlar Ligine gitmenin altına imzamı atarım."

Bundan 2,5 sene kadar önce "Frank Rijkaard'ı teknik direktör olarak görmek ister misiniz?" diye yine hayali bir anket yapsak, Wenger kadar olmasa da, %70 "evet" çıkardı en azından. İşte O Frank Rijkaard sene başında "Geçen sezon 5. Olduk, bu sezon 3.'lük iyi bir sonuç" dedi. Nutuklar, makaleler yazıldı, hemen. Forumlarda ateşli tartışmalar başladı. Galatasaray’ın büyüklüğünü anlamıyordu Rijkaard. Galatasaray’ın hedefi sadece şampiyonluk olabilirdi...

An itibariyle küme düşme hattıyla arasında 1 takım olan Galatasaray hala büyük. Türkiye'nin en büyük camialarından ve bundan yıllar sonra da öyle kalmaya devam edecek. Konu Galatasaray'ın büyüklüğü değil zaten, konu Galatasaray'ın içinde olduğu durum. Hollandalı teknik adam; Galatasaray'ın içinde olduğu durumu anlatmıştı. Bunu yaparken biraz torpil geçtiğini, iyimser davrandığını da bugün görüyoruz. Baroş'un yokluğu veya Pino'nun varlığı sonuçlara etki ediyor, muhakkak. Ancak bu etki Galatasaray lehine işlese bu takım olduğu yerden en fazla 5 sıra daha yukarı çıkardı. Bülent Ünder, bugün 9. sırada olmamanın rahatsızlığıyla mı Pino'yu aslanların önüne bıraktı?

Futbolda kader anları sürekli bir takımın lehindeyse o takımın kaderi yazılmıştır. Taktiği, dizilişi, oyunu bir kenara bırakın, bu sezon kader ısrarla Trabzonspor'un istediği desende örüyor ağlarını. Senaryoyu yazan isen Burak Yılmaz. Geçen sezonun kaderini yazan adam, belli ki bu sezon o kalemi kendi takımı için kullanmayı kafasına koymuş. Annesinin ellerinden öpüyoruz. Eğer Trabzonspor bu sezon şampiyon olursa, sadece Trabzonspor'un değil, ligin kahramanı Burak Yılmaz olacak. Geçen 26 yılda Trabzonspor’un hakettiği, ligin en iyi futbolunu oynadığı ancak topu bir türlü çizgiden geçeremediği için kaçırdığı şampiyonluklara “futbol bu, gol atan kazanıyor” diye yaklaştıysak, bugün de futbolun kendi içindeki adaletine pek karışmayalım, Trabzonspor’un eline gerçirdiği bu şansları kullanmasını alkışlayalım.

Şenol Güneş'in sezonun ikinci yarısında yaptığı en doğru değişiklik Umut Bulut'u kenara (ceza sahasından uzağa) yerleştirip Burak'ı merkeze almasıydı. Umut çok çalışkan ve iyi niyetli bir oyuncu. Presi çok seviyor. Türkiye'deki stoperlerin %90'ı da topu kullanamadığından beklere dönüyor. Umut'un presi rakip takımın topu çıkarmada/topla çıkma da sorun yaşamasına sebep oluyor. Dün gece Insua-Culio ikilisi ile adeta tek başına mücadele etti, yeri geldi savunmaya kadar kovaladı. Galatasaray'ın tek ışıldayan yerinin cilasını söktü.

Trabzonspor'un övgüyü hakeden diğer adamı ise Jaja. Maçın en güzel hareketini yaptı. Ümit Aktan'ın deyimiyle, o kadife ayaklarıyla 3 kişinin arasından attığı pas maçı da bitirdi. Jaja Türk Futbolu gibi aslında. Herşeyden var ama hiçbirşey tam değil. Ancak şu esnada, herkesin her işi yapabildiği, sorumluluktan kaçmayanların bol olduğu takım şampiyon olacak. Şu da unutulmamalı ki; şampiyon kadar 2. de övgüyü haketti bu sezon. Ve Arsene Wenger mantığına göre 2. sıranın sahibi de başarılı. O nedenle, umarım sezon sonunda şampiyon olamayan takımın başkanı ve taraftarları, teknik direktörlerine Bünyamin Gezer otoritesi ile suratlarını asıp "get, geet, geeeet" demezler.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...