3 Mayıs 2012 Perşembe

4 Gün Önce ve Şimdi



4 gün önce normal sezonun iç saha 6.sı Trabzonspor ile dış daha 1.si Galatasaray oynuyordu, bu kez iç saha ikincisi Galatasaray ile dış saha ikincisi Trabzonspor karşı karşıya geldi. 4 gün önce Galatasaray’ın karşısına ışıklı bir 4 rakamı konduran +4 kuvvet, bu kez eksi yüklüydü, böylece sahada nötr bir durum ortaya çıktı. Burak Yılmaz (ve omuzladığı Jaja hayaleti) geri döndü, cayır cayır futbol yanan Selçuk İnan’ı Zokora söndürdü ve Galatasaray 1 adamlık daha fazla ter akıtamadı.

Trabzonspor geçen yıldan bu yana ülkenin en ideal ve doğru 4-2-3-1 takımı. Kaygan bir hücum 4’lüsüne sahipler. Bununla birlikte arka 3’lünün ortasında (4 gün önce olduğu gibi) Adrian olduğunda Trabzonspor hücumu (4 gün önce olduğu gibi) durağanlaşıyor. Topa belki daha fazla sahip oluyorlar ancak daha az gol pozisyonu üretiyorlar. Tüm sezon 0 gol, 2 asist ile oynayan Adrian yüzünden bu böyle oluyor, bu böyle olduğu için Adrian 0 gol, 2 asist ile oynuyor. Öte yandan Alanzinholu Trabzon hücumu Şenol Güneş’in arzuladığı akışkanlığa sahip oluyor. Sürekli yer ve görev değiştiren 4’lü, rakip savunmayı hataya zorluyor. Bu sezon bolca övdüğümüz Semih Kaya da biraz tecrübesizlik, biraz şanssızlık sonucu Burak Yılmaz’ın önünü 2 kez açtı ancak golcü oyuncu sabah yatağın gol atmama tarafından kalkmıştı galiba…

Galatasaray’ın golcüsü Elmander ise yine her zamanki gibi takımına akıl katmaktaydı ama her aklın başına gelen bahtsızlığı yaşıyordu. Anlaşılamamak. 

18. dakikada Engin Baytar sağdan ceza sahasına yaklaştı, topu sola çekti ve ayağının üstüyle sert bir vuruş yaptı. Top bir hobbit karışı üstten süzüldü gitti. Elmander önce Engin’i alkışladı sonra gülerek hafif içe büktüğü eliyle aşağıdan yukarı doğru bir yay çizdi. Anlamı “topun dibine girseydin keşke” idi. Engin kötü mü vurdu, yoo, şut tercihi mi yanlıştı, hayır. Elmander’in gülerek istediği şey estetikti. Yaptığı işten keyif alan ve izleyene zevk vermeye çalışan bir düşünce kıvılcımının anlık ışıltısı... 

İsveçli’nin saha içindeki bu pozitif hali bazen maçı bırakıp salt O’nu izlememe sebep oluyor. Engin’in pozisyonundan 2 dakika sonra havadan gelen topa doğru hareketlenmedi. Ofsayt olacaktı çünkü. Halbuki top Trabzonsporlu oyunculara geliyordu ve hani şansını denemek için atılsa olurdu. Öyle yapsa bayrak kalkacak ve oyun duracak, Galatasaray kendi sahasına dönmek zorunda kalacaktı. Oysa o durumda top Galatasaray’da olmasa bile alan Galatasaray’daydı, tabii yeni hücum şansı da. İnce ama hayati bir ayrıntı. Eğer Aydın Yılmaz, Elmander gibi düşünebilse 80. dakikada arkasından gelen Engin’i gördüğü anda topun üstünden atlar. Golü, belki de şampiyonluğu ofsayt bataklığında boğmazdı. Zaten hücumdaki partnerleri O’nu anlayabilse, mesela Necati “ne oluyor” diye atarlanıp olduğu yerde “ısrarla” durmak yerine Elmander’in işaret edeceği yere koşsa, tabeladaki sıfırlar 1.5 saatlik sıkıcı bir komşuluk yapmazlardı.

Galatasaray’ın puan stoklarını önce sistem sonra kendi yedi ve bu akşam Beşiktaşlılardan bile daha fazla umut besliyorlar Beşiktaş’a. 4 gün önce Galatasaray’ın şampiyonluğu kesindi, şimdi ise ne olacağı belli değil. Sanırım Galatasaraylılar da bunun farkında ki TTArena’ya gelmemişler. Ya şampiyonluğa inanmıyorlar ya lige...

Yakup Sabri İNANKUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...