2 Mayıs 2011 Pazartesi

Sivok’un Yanında Kim Oynayacak?

Galatasaray'da "mevkilendirme" kura yoluyla yapılıyor sanırım. FM diliyle AMC, WBL, MC...vs yazıp bir torba içine atıyorlar. Tahtada ismi olan 11 oyuncu gelip şanslı mevkisini çekiyor. Culio'nun oyun kurucu, Aydın Yılmaz'ın sağbek, Hakan Balta'nın forvet arkası, Mustafa Sarp'ın pasör olması konusunda bulabildiğim en mantıklı açıklama bu.

Şaka bir yana, aslında bu tercihlerin açıklaması var. Son 1.5 senede Elano, Keita, Misimoviç gibi zekaların gönderildiği, Kewell’ın, Insua’nın, Pino’nun küstürüldüğü bir takımda topun en yakıştığı ayakların sahibi haliyle Hakan Balta, Aydın Yılmaz, Culio oluyor. Çok değil 2 sene önce satın alırken “menşei:Premier League” etiketi arayan kulüp, bugün Romanya Ligi’nden hallice oyuncularla mücadele ediyor.

Galatasaray'a göre daha bilimsel kalsa da, Beşiktaş'ta da ilginç durumlar oldu saha içerisinde. Hilbert, kenara alkışla gelen Kaptan Guti'yi öpüp sahaya girdiğinde, Simao'ya doğru koşarken işaret ve orta parmaklarını hızlıca ileri-geri yaptı. Kendisinin kanada, Simao'nun ise Guti'nin yerine ortaya geçeceğini futbolun işaret lisanıyla anlattı. 3 dakika, sonra bu kez Quaresma alkışlarla kenara gelirken genç Onur Bayramoğlu'nu kucakladı. Onur sahaya koşarken yine aynı 2 parmağıyla, yine aynı isme (Simao'ya) yine aynı hareketi yaptı. Belli ki Portekizli, yeni görevinde 3 dakika içinde beklenen performansı gösteremedi!

İlk dakikalarda Galatasaray’ın düzgün ve seri paslarla Beşiktaş ceza sahasına inmesi maçın hızlı başlamasına sebep oldu. Her ne kadar bu ataklar, hiçbir Galatasaraylı’nın olmadığı Beşiktaş ceza sahasına orta yapmakla sona erse de, yine de maç için umutlarımızın doğmasına bahane oldu. Bu duruma önce Quaresma, sonra Fernandes ve Simao isyan etmeye başlayınca, Galatasaray etkinliğini kaybetti. Zaten bu üçlünün ikinci yarıya bildiğimiz kimlikleriyle ve istekli başlamaları Galatasaray’ın direncini 15 dakikada kırdı ve 2 dakikalık bir enerji patlaması sonucu getirdi.

Beşiktaş çok fazla sıkmadı. Sakatlık için uygun zaman değil. Camianın kafasında kupa var. Kupa; bu kadar kötü bir sezonun iyi bitmesinin prestijinden daha fazla anlam ifade ediyor. Onu da geçen hafta Başkan Yıldırım Demirören açıkladı "Avrupa'sız Beşiktaş olmaz" diyerek. Önümüzdeki sene de NASA temalı hicivli sloganlara malzeme transferler yapmak için Avrupa’da mücadele etmek şart.

Peki camianın kafasında kupa varsa (ki öyle de olması lazım), Sivok’un Kayseri’deki partneri (her kim olacaksa) ile en azından 3 hafta yanyana oynamış olarak gitmesi Beşiktaş savunması için daha avantajlı olmaz mıydı?

Aynı durum Şenol Güneş’in de başına geldi. Sakatlanan Egemen’in yerine her hafta başka bir stoper oynattığı için, Giray yanında oynayan arkadaşlarıyla bir türlü uyumu yakalamayadı. Trabzonspor bu süreçte, içinde Fenerbahçe’nin de olduğu bir dizi maçı savunmadaki adam paylaşımının yanlışlığı yüzünden basit goller yiyerek kaybetti ve 9 puanlık avantajını koruyamadı.

Bunun dışında Beşiktaş’ın (şu an için en azından) üstü itinayla örtülen önemli bir iç sorunu var. Onu da kupa finalinden sonraya saklıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...