13 Mart 2011 Pazar

İnönü Barajı

“Burası dünyanın en tarihi stadı ve bizler O’nu tarihin saygınlığına teslim ediyoruz. Sporun, gelecek nesil futbolcularının ve atletlerinin uluslararası bir sembolü olacak yeni bir stadyum yapacağız!”

Dünyanın en ünlü mimarlarından Lord Foster, Wembley’in yıkımından önce bunları söylüyordu.

1923’de inşa edilen Wembley, Pele’nin tanımıyla futbolun başkenti ve kalbiydi. 5 Şampiyon Kulüpler, ve en tartışmalı Dünya Kupası Finali’ni gördü (o top çizgiyi geçmemişti). 223 kez İngiltere Milli Takımı’na ev sahipliği yaptı. İngiltere’nin ve dünyanın en romantik, en tartışmalı, en dramatik futbol anlarının fotoğraflarında arka plan oldu.

Pink Floyd, Dire Straits, Michael Jackson, Metallica, Rolling Stones, Prince, U2, Genesis, Queen, Bon Jovi, Bob Dylan, Madonna, Elton John, Guns N’ Roses gibi müziğin en ünlü isimleri kariyerlerinin zirve noktalarında Wembley’de yüzbinlere söylediler, toplamda on milyonlara...

2003 yılında, 80 yaşında, sporun ve müziğin en kışkırtıcı, en heyecanlı anlarını poster yapan Wembley, yerini gelecek nesil futbolcularının ve atletlerinin uluslararası bir sembolü olacak yeni bir stadyuma bıraktı.


Türk Futbolu’nun Wembley’i olan “tarihi” İnönü Stadı ise “eski” Wembley’den 24 yıl sonra inşa edildi. Türk Futbolu için önemli anlara ev sahipliği yaptı. Yukarıda ismi geçen müziğin devlerini de ağırladı. Hatta bu konserler yüzünden bu sezon Beşiktaş, ilk 4-5 maçını tozun toprağın içinde bolca sakat bırakarak oynadı.

1943’te inşaası başlayan, 1947’de tamamlanan İnönü, “ağabeyi” Wembley gibi yerini gençlere bırakmak istedi. Tarihi eser kapsamında olduğu için bu isteği kabul görmedi. Daha doğrusu görmemişti, tarihi eser kapsamı sorunu için Beşiktaş Yönetimi girişimlerini Sn. Cumhurbaşkanı’na kadar sıklaştırmıştı ki; geçtiğimiz hafta stadın toprağın hafızasını bozacağı riskli bir bölgede olduğu ortaya çıktı! Beşiktaş Yönetimi bu konuda biraz daha zorlarsa bir sonraki red cevabı “orada yatır var” şeklinde olabilir.

Bu redleri veren kişi, kurumların ciddi bir şekilde düşünmesi gereken sorular var;

Israrla Olimpiyatlara aday olan Türkiye, bu rüyasını gerçekleştirirse “tarihi” İnönü Stadıyla mı ev sahipliği yapacak? Avrupa Şampiyonası’nı düzenlemeyi 1 oy ile kaçıran Türkiye; 2016 Finali’ni tarihi İnönü’de mi oynatmayı planlamıştı? Türk Futbolu’nun Wembley’i, 64 yıllık İnönü Stadı’nın gelecek nesil futbolcularının uluslararası sembolü olması için 16 yıl daha mı geçmesi gerekiyor?

Gerçi bu tür red gerekçelerinden sonra Beşiktaş’a hep aynı çözüm önerisi sunuluyor. “Gelin size başka yerden stad verelim”.

Bayramlarda toplanan harçlıktan sonra genelde ağabeyler kardeşlere ellerindeki bozuk parayla gelirler ve “Sendeki o 1 tane kağıdı ver, ben sana 4 tane para vereyim” konulu ikna turlarına başlarlar.

FIFA’nın dünyanın en güzel stat yeri ilan ettiği bir bölgeden Beşiktaş’ı çıkarmak ve yerine başka bir bölge öneren ağabeylerin mantığı için, TDK sözlüğünde bir karşılık var. Ama bu karşılık kesinlikle “çözüm” değil.

Swissotel ve Gökkafes’in mağrurca geleni gideni selamladığı bir bölgede İnönü Stadı’nın naifliği ne zemin etüdüyle açıklanır, ne tarihle…

Geçen hafta Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ertuğrul Günay’ın İnönü Stadı’nın neden yıkılamayacağı ile ilgili açıklamalarını okudum. Sn. Bakan izin çıkmamasının kişisel nedenleri olmadığından bahsetmiş. Takım tutmadığını, topu görse bomba sanacağını söylemiş. Samimi olduğu belli olan bu açıklamaya içtenlikle inanıyorum. Stadyumları insanların tepindiği yer olarak belirtmesi zaten futbol ve taraftarlık kültüründen uzak olduğunu kanıtlıyor.

Belki de Beşiktaş Yönetimi İnönü Stadı’nın yerine baraj yapılmasını önerse,o meşhur kazma şimdiye kadar bu “tarihi yapıya” çoktan vurulmuş olurdu. 1800 yıllık Allianoi bu şekilde yenilendi, gelecek nesillere baraj olarak hizmet veriyor!

Anıtlar Kurulu İnönü Stadı’ndan ziyade, asıl Süleyman Seba’nın üzerine titremeli. Futbolun Fetret Devri’ne girdiği günlerde, herkesin ağzında, bildirisinde Süleyman Seba var. Allah uzun ömürler versin, O’nun olmadığı bir Türk Futbolu’nda fanatik kulüp yöneticilerinin kendilerini beyaz göstermek için referans gösterecekleri başka kimse yok.

Bugün Süleyman Seba’yı örnek gösterenlerin asıl düşünmesi gereken, kendileri 80 yaşına geldiklerinde onları örnek gösterenler olup olmayacağıdır.




ÖNEMLİ NOT: Bu yazıyı yayımladıktan sonra, Şairler Parkı Blogda Ege arkadaşımın http://sairlerparki.blogspot.com/2011/03/seref-bey-bizimdir.html yazısını gördüm. Benzer konulara parmak bastığı yazısı benim bu yazımdan daha önce yayımlamıştır. Okumanızı tavsiye ederim.

9 yorum:

  1. Nota istinaden: Teşekkürler:)

    En altta terbiyesizlerin yer aldığı fotoğraf ne zamandan? İlk defa görüyorum, harikaymış.Birkaç eksik var ama bu hali de iyi. İstesen toplayamazsın bu kadarını. Kaydettim hemen, muhakkak birgün lazım olur. Hepiniz... diye başlayan cümle cuk oturdu.

    Tribünün acilen olaya dahil olması lazım. İçerde Kayseri maçı var. Tezahuratlarla, pankartlarla duruma el koyulmalı. Yüksek ve sert ses çıkmalı. Ki yönetimden umudum yok, başka yere stat teklfine tav olurlar.

    Ege

    YanıtlaSil
  2. Rica ederim. Beğendiğim bir yazıydı ve bana aklın yolu bir dedirtti:) Aynı durum resim için de geçerli. Bu resmi 4-5 ay önce gördüm (nerede olduğunu hatırlamıyorum ama) kesin toplu halde saçmalayacaklarını ve bunun üzerine dayanamayıp yazacağımı bildiğim için kaydettim. Senden tek farkım kaydederken kurduğum cümle "Topunuzun" şeklinde başlamıştı, eh o kadar olur. Sonuçta aklın yolu bir :)

    Yerden altın fışkırsa, yağmurları elmas olsa da başka yere gitmemek lazım. Sürekli "duruş" diye diye "duruş" meme yaptı, durmuyor ancak, bir kere sapasağlam adam gibi bir duruş göstermeleri yaptıkları (iyi ve kötü) herşeyden önemli. Tribün desteği şart oğlu şart. Gerekirse maç içinde sadece bu konu için pankartlar açılmalı. Çünkü Beşiktaş başka bir yere taşınmayı kabul ettikten aşağı yukarı 3-4 ay sonra, o bölgenin gökdelen ya da alışveriş merkezi için aslında uygun olduğunun ortaya çıkacağını ve Arapların İstanbul'un en güzel yerinde bu "hizmete" talip olacağını görür gibiyim...

    YanıtlaSil
  3. "Terbiyesizler" yakıştırmasını eshefle kınıyorum, bu blogun sahibi olan şahsiyet eğer necmettin erbakanın ardından "Başımız sağolsun" diyebiliyorsa o resimdeki hiç kimseye terbiyesiz yakıştırması yapılamaz.
    Konu ile ilgili yorumum; Beşiktaş taraftarı olsam Beşiktaş'ın yeni bir yerde yeni ve modern bir stada kavuşmasını isterdim. Bence Beşiktaş'ın ihtiyacı olan yeni bir hava böyle yakalanabilir. Daha kaliteli, lüks ve geniş bir statla daha çok aile çekip taraftar ortalamasını da artırmaya ihtiyacı var Beşiktaş'ın.
    Aynı zamanda İstanbul'daki en değerli tarihi varlıklarımızdan birinin de korunması işin bir başka incelenmesi gereken yönü.
    Ancak aynen Yakup'un belirttiği gibi siz oradan taşındıktan 6 ay sonra 75 katlı 'Emirate's Plaza' yı dikerler, 65. katına da erdoğan'ın hanımının sahibi olduğu bir şirketin müdürlüğünü yerleştirirler olur biter..

    YanıtlaSil
  4. @Orhan Fırat
    Terbiyesizler yakıştırmasını yapan benim, Yakup Sabri de benzer düşündüğünü dile getirmiş yorumunda. Hatta ben O'na olan saygımdan terbiyesizler ile durumu hafiflettim.

    İşin Erbakan kısmı ile ilgili olan boyutunu Yakup Sabri izah eder. Bana göre Erbakan da kötü bir kişiliktir. Ve bu tribünün o pankartı açması benim talihsizlik diye nitelediğim bir olaydır.

    Beşiktaş taraftarı olsam demişsin. Bu cümleden sonra zaten dialog sonlanıyor benim adıma.

    Ege

    YanıtlaSil
  5. Sıkı durun yazdıkça yazdım :D

    Sonda söyleyeceğimi başta söyliyeyim. Beşiktaş’ın yapısı Galatasaray ve Fenerbahçe’ye göre farklıdır. Beşiktaş semt takımıdır. Fenerbahçe ve Galatasaray’a göre daha içine kapanık ve muhafazakârdır. Fenerbahçe ve Galatasaray (elbette farklılıkları vardır ama üzerinde durduğumuz konuda aynı) daha dışa dönük, işin şov yönünü daha iyi bilen, daha yayılmayı başaran –ve böylece daha zengin- kulüplerdir. Bu nedenle taraftar sayıları –ve paraları- Beşiktaş’a göre çoktur. Eğer stad semtten çıkarsa, Beşiktaş’ın gelirleri ve taraftar sayısına muazzam katkıda bulunan bir stad haline gelebilir. Ama o zaman Beşiktaş; Fenerbahçe ve Galatasaray gibi olur. O zaman bizim gibi “eski” Beşiktaşlılar kimlik sorunu yaşar (hoş içinde bulunduğumuz dönemde, son 3-4 yıldır zaten bu sorunu artan şiddetle sürekli yaşıyoruz). Belki bu futbol adına Türkiye’ye katkı yapabilir ama futbol kültürü için negatif yönlü olur(Ayrıca Arap gökdelen konusunda hemfikiriz). Hem büyüme, hem de Beşiktaşlılık adına, tek çözüm mevcut yerde daha iyi bir stad olmasıdır. (Gerçi bu durum da Beşiktaşlılık olgusunu kurtarır mı? Bu yönetim anlayışı ile mümkün değil.)

    Bir adamın kalitesini sinirlendiğinde anlarsın derdi rahmet dedem, bir de içtiğinde anlarsın...

    Karakterini, duruşunu kendime örnek aldığım insanlar vardır. Sevmediğim durumlarda “ben şu an çatıştığım kişinin yerinde olsam ne hissederdim” diye düşünürüm. Ardından; “örnek aldığım insanlar nasıl davranırdı” diye düşünürüm. Ne olursa olsun bu dünyada (ŞİDDET VE SALDIRI HARİÇ) görüşüm farklı diye kalp kırmanın yanlış olduğuna inanıyorum (Bu yanlışa elbette düştüğüm zamanlar vardır). Bir ölüm var. Adam boyut değiştirmiş. Artık bizim ligimizde değil. Geçmişini oturup tartışalım sabaha kadar, lanet de okuruz kendimize hak gördüğümüz yerde. O “An” itibariyle, haberi aldığımda sevenlerinin acısını paylaşma ihtiyacı hissettim. Sanırım Süleyman Seba da, konu hakkında mikrofon uzatan olsa aynı cevabı verirdi.

    Kaldı ki; bu ülkede 1938’ten sonra (en kibar tanımlamayla) becerikli siyasetçi ve yönetici olmadığına inanan apolitik bir insanım. Politik bir cevap olarak değerlendirilmesin çünkü benim de görüşlerim, inandıklarım var. Ama bunları temsil eden parti, kişi yok. İnsanların eşitliğine inanmak, emeğe hakkının verilmesini istemek, kapitalizmin tez zamanda kahrolmasını dilemek beni sosyalist yapmadığı gibi, gelir vergisine karşı olmak, piyasa ekonomisine sınırlı müdahaleyi desteklemek beni Keynesci-kapitalist yapmıyor.

    Ayrıca eski siyasetçiler günümüze göre daha kaliteli ve terbiyeliydi. Tıpkı eski futbol yöneticilerin günümüzdekilere göre daha iyi sıfatları olduğu gibi.

    Yukarıdaki fotoğrafın aynısının siyasilisi olsa aynı tanımı desteklerdim. Topunun aynı olduğu konusunda şüphem yok. Aralarındaki fark; birinin diğerine göre masabaşı işlerini daha iyi yapabilmesi...Bu; O’nu gözümde yüceltmediği gibi bu işi daha kötü yapanın “beceriksiz” sayıldığı bir ortam olması bugün, çok alçaltıcıdır.

    Farklı renkler birbirine rakip olmayı bırakıp düşman saflarına geçmiş. Yangına bilerek dökülen benzinler medya reytinginin ateşini arttırıyor. Elinde benzin bidonuyla gezenler de o fotoğraftaki beyefendiler işte. Bizi rakiplikten düşmanlığa terfi ettiren de onlar...

    Taraftarlıktan kör fanatikliği doğuran da bu insanlar. Tribünde adam dövdüren, arabasında oyuncusunu dövdüren, rakip kalecinin hayatında kazanmadığı parayı önüne serip 8 atıp averajla şampiyon olan da bu insanlar.

    Şampiyon olayım da nasıl olursa olsun mantığıyla bizi kötü futbola, kötü futbolculara alıştıran, hakem ittirmesiyle, hatır şikesiyle ipi göğüsleyip bizi buna alkışlatan da bu insanlar.

    Taraflar ve taraftar arasında saygıyı öldüren bu insanlar.

    Takımlarımıza olan sevgimizi kullanan ve artık tükenme noktasına getiren de bu insanlar.

    Hepsi para (rant) için

    Ben burada bir terbiye göremiyorum.

    Ama içlerinden biri şu an ölse, “başımız sağolsun” derim.

    Bunlara katılmayan ya da kınayana saygı duyarım.

    Yakup Sabri

    YanıtlaSil
  6. Ben de sonda söyleyeceğimi başında söylüyorum; Kesinlikle katılmıyorum.

    35 gol pozisyonundan sonra Fenerbahçe tribünleri koltukları kırıp sahaya dalacağına son dakikaya kadar hem kupayı hem lig şampiyonluğunu kovalayan takımını alkış yağmuruna tutsa, Aziz Başkan o tribün baskıları ile suçu Daum'a kesmese, son 10 yılda Fenerbahçe ilke defa şampiyon olamadığı sezonda TD'sini değiştirmese (Daum'un kalitesini tartışmıyorum), istikrarın ucundan yakalar mıydı?

    Tribünlerde Serdar Bilgili'nin ve Demirören'in 3-5 tetikçisinin tetiklediği 'Ahmet Dursun, Seba gitsin' tezahuratlarını aklı selim Beşiktaşlılar 'ne oluyorsunuz!' deyip engellese, 3-4 sene sonra aynı Demirören'in aynı tetikçilere tetiklettiği Serdar Bilgili'nin anası ile ilgili lafları aynı aklı selimler bari bu sefer engellese herhalde Beşiktaş şu anda eskisinin yerine 80-90 milyon dolar verecek birisini bulamadığı için düzgün bir başkan seçememekten aciz bir durumda olmazdı.

    GS tribünleri Özhan Canaydın'ın (Hiç sevmem), şampiyonlar liginde çeyrek finalde Perez'le, Capone'yle, Real Madrid'i 0-2 den 3-2 yenen takımın mimarı 'Lucescu'yu gönderip allahın adanalısını getiricem' vaatlerine, 'hop ne oluyoruz!' tepkisini verebilse, her halde onlar da 8-10 yılda 8-10 TD değiştirme furyasına katılmayacaklardı.

    Anlayabileceğiniz gibi herkes hakettiğini bulur. Biz millet olarak akıl, mantık yolundan çok uzak bir milletiz. Biz hak ediyoruz; çiller gibi, mesut yılmaz gibi, erbakan gibi, rte gibi, deniz baykal gibi, demirel gibi dirayetsiz, hırsız ve dolandırıcı siyasetçiler tarafından yönetilmeyi.

    Bizim takımlarımız istikrarsız ve başarısız olmayı hakediyor çünkü biz istikrar istemiyoruz, problem istiyoruz, kavga istiyoruz, 1 maçta yıldız yapıp 1 maçta yerin dibine sokmayı seviyoruz. Biz bunu hakediyoruz.

    Hiç kusura bakmayın bizi bölen, aramızdaki saygıyı bitiren, sevgimizi kullanan bu insanlar değil biz onların bunu yapmasını istiyoruz.

    O yüzden rte nin oyları her geçen gün artıyor çünkü biz böyle bir ülkede yaşamayı HAKEDİYORUZ.

    Çünkü daha iyisini haketsek gider alırız, bizi kimse durduramaz.

    Ben şampiyon olamasak da Aykut Kocaman'ın arkasındayım, 2-3 değil 5-10 yıl arkasındayım. Bu süre zarfında da 2. bile olamamaya razıyım.

    'Beşiktaş taraftarı olsam' lafından sonra diyalog sonlanırsa da zaten fikir alışverişi de sonlanır, konuya farklı bakış açılarını yakalama şansınız da sonlanır, ufkunuzu genişletme şansınız da sonlanır, gelişme de sonlanır, ilerleme de sonlanır. Tabi sizin için. Siz bilirsiniz. Seçiminize ben saygı duyarım.

    Ama ben Yakup'un Fenerbahçe ile ilgili yazılarını hep okuyorum çünkü onun bakış açısı benim için önemli, bana bir şeyler katıyor, bazen düşünmediğim, görmediğim şeyler öne sürüyor.

    'Başımız sağolsun' olayına gelince ben yaşarken yüzüne bile tükürmeyeceğim insanların arkasından iyi konuşmayı sevmiyorum, çünkü iki yüzlüymüşüm gibi hissediyorum, onun yerine kötü konuşmaya devam ediyorum.

    YanıtlaSil
  7. Beşiktaş taraftarı olsam kısmı işin stad hisleri ile ilgili kısmıdır.

    Bizim lüks bir stada ihtiyacımız yok. Tek ihtiyacımız olan giriş-çıkışlar düzgün olsun, otopark sorunu olmasın. Bu yeterlidir. Hele stadın başka bir yere taşınmasını istemek Beşiktaş'ı bitirme noktasına getirir, çünkü Beşiktaş gücünü semtinden alır. 24 saat yaşayan stat fikri de yalandan ibarettir, semt zaten 24 saat yaşıyor. Bu yüzdendir ki Beşiktaş taraftarı olsam diye başlıyorsa cümle devamına odaklanamıyorum. İşin içinde hissiyat var. Şeref Bey'in havasını Beşiktaş taraftarı gibi solumayanın, Dolmabahçe'de yürümenin ne anlama geldiğini hissetmeyenin, semt olgusunu bilmeyenin sözleri benim için çok mekanik geliyor.

    Ege

    YanıtlaSil
  8. Bu ne demek şimdi?

    Beşiktaş taraftarının kalan %90'ı yeterince hissiyatlı değil mi? Şeref Bey'in havasını solumamış, Dolmabahçe'de yürümemiş 8-10 milyon Beşiktaşlı mekanik mi?

    Neden koskoca Beşiktaş'ın şu ülkedeki yerini, şans eseri İstanbul'da doğmuş bir kaç yüzbin 'şanslı' taraftara indirgiyorsun?

    Neden Beşiktaş gücünü semtten alır? Neden bu ülkenin dört bir yanındaki milyonlarca taraftarından almaz?

    Eğer gücünü semtinden alırsa, o semtteki 300-500 Çarşı'lıyı da demirören satın alır, geçen sene olduğu gibi tribünde 20.000 kişi 'demirören istifa!' diye bağırırken o 300-500 'semtli' bu istifa seslerini bastırmak için sağıyla soluyla kavgaya tutuşur.

    Dünyada herşey değişir, bazen iyi yönde baen kötü yönde, ama değişir. Takımlar da değişir, fikirler de değişir, değer yargıları da değişir, insanlar da değişir.

    Önemli olan bu değişimi elindeki değerleri kaybetmeden, doğru yönde gerçekleştirmektir. Buna 'Gelişim' denir. 'İlerleme' denir.

    Beşiktaş'ın da gelişime ihtiyacı vardır. Diğer 'herşey' in olduğu gibi.

    Ama benim izlenimim Beşiktaş son 8-10 yıldır daha 'değişme' ye bile başlamadan elindeki en nadide değerleri kendi kendine yitirdi.

    Şimdi de değişmeye çalışıyor ama bir kısım Beşiktaş taraftarı onu da engellemeye çalışıyor.

    Bu blogun sahibi Yakup, Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe için yaptıklarına bakıp, o değişimin gerekliliğini bundan 8-10 yıl önce gören, o zamandan beri bunun eğrisini doğrusunu benimle tartışan, yollarını arayan, hatta kendi imkanları ile de olsa bu yöndeki fikirlerini her ortamda kulübüne ulaştırmaya çalışan bir kişidir.

    Beşiktaş'ın 'gelişme' ye ihtiyacı vardır. Benim görüşüm; bunu yeni bir Başkan'a, yeni bir Teknik Direktöre, öz-kaynak sistemine değer vermeye ve yeni bir stada kavuşarak yerine getirebilir. Bütün bunları da son yıllarda göz ardı ettiği değerlerini yeniden kucaklayarak başarmalıdır.

    Hissiyat olayına gelince de merak etmeyin, yeri geldiğinde cebindeki son parasıyla bilet alan, takımı haftasonu yenilince pazartesi yataktan çıkmaktansa ölmeyi isteyen, takımı için kız arkadaşından tekmeyi yiyen, uzaktan stadının bayrakları görününce yüreği pır pır eden, en üzüntülü en buruk olduğu bir anda bile en beklemediği yerde sokakta kendi takımının forması ile maç yapan bir çocuk görünce yüzünde tatlı bir tebessüm beliren, kulübünü, formasını, renklerini canından çok seven, ne ilk ne de son taraftar sizsiniz.

    YanıtlaSil
  9. Yazdığımı baştan aşağı yanlış yorumladığın gibi gereksiz bir gerginlik içerisine girmişsin.

    Yahu bu satırların yazarı İzmir'de yaşıyor, benim ne haddime semtte olmayanı yok saymak.Benim kastettiğim direk "sensin". Beşiktaş taraftarı olan ile olmayanı ayırıyorum. O yüzden konuyu hiç lüzumu yokken yüzde 90 kısmına çekme. Beşiktaş'ın gücünü semtinden aldığı da bir hakikattir. Bunu dile getirebilmenin yolu Beşiktaş taraftarı olmaktan geçiyor. Israrla bunu söylüyorum. Bu yüzden Beşiktaşlı olsam dediğin anda ayrılıyoruz.

    Yazdıklarına bunun haricinde yanıt vermiyorum. Çünkü alttan alta suçladığın şeyler beni bağlamıyor. Hele ima dahi etmediğim şeylerle beni suçlamışken.

    Eğer hakikaten merak ediyorsan profil kısmından bakarsın, bu şahıs bugüne kadar ne yazmış, ne etmiş, neyi savunmuş. Belki biraz yardımcı olur.

    Ege

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...