22 Haziran 2011 Çarşamba

Anlamadım, 29 sene mi oldu?

O, arkasında kocaman “10” yazan formasıyla tribünlere doğru koşarken, dünyadaki diğer normal insanlar 11 saniyede olup biten rüyanın şaşkınlığı içindeydi. İngiltere Milli Takımı’nın yarısı yedikleri çalımları hazmetmeye çalışırken, diğer yarısı gördüklerinin gerçek olup olmadığını anlamakla boş boş bakıyordu. Dünyanın geri kalanı ise Maradona’yı izlemekle meşguldu.

Bugün futbol tarihinin en güzel golünün 25. yıldönümü. Tabii bu tanım ve his öznel. Bir İngiliz için bugün, İngiltere’nin bir “sahtekarın eli” sayesinde dünya kupasına veda etmesinin 25. yıldönümü. Aynı maç, aynı adam. Anıyı farklılaştıran, bakış açısı...

Hayatın Beşiktaş tarafında olduğum için, kendi çevreme baktığımda ilk kendi beyazlarımı ve siyahlarımı görmem doğal. Komşunun gübre dolu kapısına gelmeden önce kendi bahçemdeki topak topak tezekleri değerlendirmem gerekir. Madem tarihe bu kadar meraklıyız, serpelim suları tezeklerimizin üstüne bakalım nasıl bir renk alacak...

Beşiktaş Basketbol takımının şampiyon olamaması üzerinden 36 yıl, Hentbol takımının en son maaş alışı üzerinden 6 ay, Voleybol takımının 2.lige teşrif etmesi (ve voleybolcuların dayak yemesi) üzerinden 3 ay, Cristiano Ronaldo’nun topraklarımızı şereflendirmesinden 5 gün geçmiş.

Güzel şeyler de oluyor tabii. Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı 2 ay önce Avrupa Şampiyonu oldu. Fazla heyecan yaratmadı bu durum. Bir önceki yıl Avrupa ikincisi olmuşlardı, zaten bu başarı bekleniyordu. Büyütecek bir konu değil. Avrupa Şampiyonu için, Türkiye şampiyonluğu zaten işten bile değil. Önünde engel bırakmayan bu takıma prim olarak kol saati çok bile.


Basketbol takımından Serkan Erdoğan, alacakları ödenmediği gerekçesiyle sözleşmesini feshetti. Bekir Yarangüme, Cüneyt Erden, Serhat Çetin’in ise sözleşmeleri yüksek maaşları gerekçe gösterilerek feshedildi. Yöneticileri zorlayarak yüksek maaşlı sözleşmeye imza attıran bu 3 oyuncunun zorbalığı bununla da kalmadı. Kulüpten gitmek istemediler! Tabii dünya kulübü tatlı geldi. Neyse ki, hadleri bildirildi. 30 Temmuz’a kadar izin kullanmadan noter eşliğinde idman yapmaları tebliğ edildi.

Bütün bu durumlara bizim gibi 3-5 romantiğin dışında karşı olan, ses çıkaran pek yok. Bizim sesimiz de, Tabata’ya, Nobre’ye, Erhan Güven’e, Delgado’ya, Serdar Özkan’a, Nihat’a çıkan sesin yanında sinek fosuruğu gibi kalıyor.

Sn. Başkan Demirören de bu memnuniyetin farkında ki; amatör şubeleri kapatmakla ilgili düşüncelerini dile getirdi. İlk kez böyle bir konu ortaya atıldı. Yine bir ilk oldu bu anlamda Beşiktaş. Madem ana konumuz tarih, açtım baktım Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün ilklerine...

-İlk eskirim şampiyonu kulüp

-İlk atletizm şampiyonu kulüp

-İlk güreş şampiyonu takım

-İlk voleybol şampiyonu takım

-ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen kulüp

-İlk sualtı sporları yapan kulüp

-İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren kulüp

-İlk dekatlon yarışları yapan kulüp

-İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu `Maratoncu İbrahim`

-İlk `Atış Poligonunu` kuran kulüp

-İlk sırıkla atlamayı gereken kulüp

-Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan ilk Kulüp.

-Okullarda "Beden Terbiyesi" dersleri veren tek Kulüp.

Bu ilklerin tarihi 29 seneden eski olduğu için genç kardeşlerimizin durumu bilmemesi doğal. Arma peşinde olduklarını iddia edenler de Nobre’nin gitmeyişine takıldığı için onlarında bunları unutmuş olmaları doğal.

Hayatta herşey mümkündür. Buraya kadar okuyup sıkılmadıysanız vaktinizden biraz daha rica edeceğim. Beşiktaş taraftarına özel satırlarım var.


Türkiye’nin değil dünyanın en zeki taraftarıdır Beşiktaş Taraftarı. Doğaçlamaları, sloganları, sözleri, hareketleriyle eğlenir ve eğlendirirler. Korkak Tavuk Ortega’nın eşi benzeri yoktur. Ezeli rakibinizin tribününde en değerli futbolcularının moralini bozacak pankart açtırmak, edilecek bin tane küfürden, çekilecek bin tane el hareketinden, hatta yüzlerce desibelden daha keskin, daha etkili ve daha futboldur. Senden çocuğum olsun ama sana benzemesin kadar hınzır pankart yoktur. Biz kapıcı çocuğuyuz ya siz kadar sosyal mesajı alna çakan bir laf yoktur. Beşiktaş tribünlerinde; 2 ekmek 1 süt, sizden nefret ediyoruz, itaat et,...vs gibi yaratıcılıktan yoksun, esprisiz, sığ sloganlar göremezsiniz, göremezdiniz.

O yüzden bazen Fenerbahçe’nin kupayı almasını istiyorum. Şu 29 sene sığlığından kurtulup yaratıcı, hicivli, rakiplere bile tebessüm veren zekayı yeniden yansıtabilmenin başka yolu yok galiba.

“Ama onlar da yapıyor”

Onlar yapar.

Onların bunları yapması, onları, onlar yapıyor zaten.

Fenerbahçe’nin 5’te 5 yaptığı dünya çapında bir başarı elde ettiği sezon, konsantre olduğun nokta, Beşiktaş’ın sorunları, yanlışları değilse, koskoca Beşiktaş tarihinde, Beşiktaşlı’yı motive edecek birşey yokmuş gibi 29 seneyi ana gündem maddesi yapıyorsan, senin de onlardan bir farkın kalmıyor maalesef.

Daha da kötüsü onların bahanesi var. Onlar bir Seba görmedi, ama sen gördün. Tam 15 sene “şampiyonluk sevincimizi abartmayalım, taşkınlık yapmadan kutlayalım, rakip takımları tutan insanlar üzülebilir” diyen bir insanı soludun, benlik yaptın.

Benliğine sahip çık.

Ayrıca bugün bir Senegalli için üzücü birgün. Benim takvimime göre ise İlhan Mansız’ın vurduğunun altın olduğu gün. Çünkü ben hayatın Beşiktaş tarafındayım.

Ama siz, “29 sene mi oldu” derseniz.

Ben de oha derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...