8 Ocak 2011 Cumartesi

Oynarsa

Galatasaray, kafasını futbola ver(e)meyen yetenekli oyuncu kontenjanını Serdar Özkan ile doldurmamış mıydı?

Colin Kazım Richards; oyunun gidişatını takımı lehine değiştirebilecek, futbol zekası ve bilekleri kıvrak, Avrupa’nın en iyi 5 liginde rahatlıkla mücadele edebilecek bir oyuncu…

Oynarsa!

Yukarıdaki cümlede Colin Kazım ismini çizip yerine Tarık Daşgün yazabilirsiniz. Okan Koç da uygun olur. Yenilerden Serdar Özkan, Barış Memiş, İbrahim Akın iyi gider. Batuhan Karadeniz cuk oturur. İstisna yetenek Sergen Yalçın ise çok şık durur.

2011lerin futbolunun doya doya yaşandığı Avrupa’da, Deisler, Adu ya da İbrahim Ba’yı aynı doğrultuda değerlendirebiliriz, hatta bu isimlerin yanına Quaresma’yı da yazarız. Ancak Onların cümlesi “sakatlanmasa, psikolojik sorunlar yaşamasa, yanlış hocayla çalışmasa” dilekleri ile biterken bizde “oynarsa” şeklinde biter. Kaldı ki Avrupa, bu örneklerin kısa zamanda geri dönüşünün, geri dönmekle kalmayıp Baggio, Effenberg, Henry gibi efsaneleştiğinin ya da halihazırdaki ününü aştığının, hatta Best, Gascoigne gibi oynamadığı zaman dahi futbol tarihine damgasını çoktan vurmuş yeteneklerin romanlaştığı bir kıtadır.

1960larda ise durum bunun tersidir.

36°-42° kuzey paralelleri ile 26°-45° doğu meridyenleri arasındaki toprakların futbolunun Avrupa’ya ihraç olamamasının başlıca sebebidir “Oynarsa”. Bu, aynı zamanda aşırı ithalatın -ve hala yetmeyişinin- “yabancı hayranlığı” dışındaki en büyük sebebidir. Çünkü teknik direktörler, yöneticiler ve en çok da taraftarlar bu büyük yeteneklerin “oynarsa” neler yapabileceğini bilerek ve oynamasını umarak haftaları PES, FIFA ya da FM başında geçirip sanal hayaller kurarlar. Bu oyuncuları el üstünde tutarlar. Transfer dönemlerinde “oynarsa” futbolcusunun oynamadığı diğer 3 büyük kulüple sıklıkla adı geçer. Forumlarda “oynarsa” futbolcusunun “orada” sisteme uymadığı ya da yeterince destek almadığı tartışılır, “burada” ise patlama yapacağı iddiaları hareretli kalemlerce kayıtlara geçer.

Paralel hikayelerin sonu aynı biter; “Oynarsa” futbolcusu oynamaz. Daha doğrusu biraz oynar, sonra oynar gibi yapar, sonra hiç oynamaz. Hoca gider, yeni hoca “Oynarsa”nın sisteminde yeri olduğunu, büyük yetenek olduğunu anlatır. “Oynarsa” medyaya herşeyin farklı olacağını yeni hocayla kendini bulduğunu anlatır, son değişmez. 2 yıl sonra orta sıra mücadelesi yapan bir Anadolu takımının yeni umududur artık bizim sevgili “Oynarsa”.

Bunun için “yoksulluktan gelip bir anda çok parayı görünce futbol iştahlarının bitmesi neden oluyor” diyerek; ülkenin sosyal ve/veya kültürel yapısına dem vurabilirsiniz, vurabiliriz.

Bunun için, “hakettiklerinden daha fazla maddi, manevi değer veriliyor” diyerek; futbol ekonomisinin çarpıklığına dikkat çekebilirsiniz, çekebiliriz.

Ama bunlar başka bir konu.

Sonuçta yarı Kıbrıslı da olsa, Türkiye’de elinizde “Oynarsa” futbolcusu varsa, o hikayenin sonu mutlu bitmiyor.

Sergen, Real Madrid’de çok rahat oynardı değil mi?

http://www.macadogru.com/news.php?news_id=5040

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...