2 ay önce taraftar forumlarında, berber
koltuklarında, okul sıralarında, iş servislerinde hoca olmadığı hükmüyle çoktan
idam fermanı yazılan Carlos Carvalhal son 1 ayda Beşiktaş’a özlenen pozitif bir
yapı kazandırdı.
Tabii ki bu yapı son 1 ayda oluşmadı.
İlk etapta diz hizasına yapılan ve futbol
edebiyatımıza “Beşiktaş ortası” adıyla pelesenk olmaya başlayan saçmalığın
yerine, duran topların efendisi olan bir takım geldi.
Ardından savunmayı oturttu Carlos Hoca.
Mersin İdman Yurdu maçıyla birlikte sağdan sola; Hilbert, Sivok, Egemen ve
İsmail 4’lüsü 90 dakikalık randevulara birlikte gitmeye başladılar. Hilbert-Sivok
top çalma, Egemen-İsmail top yapma istatistikleriyle her maç konu oldu bu
satırlara.
Sivasspor maçında Veli-Ernst-Necip tempo
üçgeniyle tanıştık. Kopuk ileri uçla, sağlam geri dörtlü arasındaki 60 metrelik
mesafede bal yapmaya çalışıyorlardı.
Geçen hafta Orduspor maçında hücum 3’lüsünü
sık sık ya ceza yayıyla orta yuvarlak arasında pres yaparken ya da o pres
sonucu kapılan topla eveleyip gevelemeden rakip kaleye akarken gördük.
Dün geceye böyle geldik.
Manisaspor bugüne kadar kendi evinde oynadığı maçlarda sadece
4 gol yemişti, 1 maçta 4 gol yemesi olağandışıydı.
Ayak dışını artık “olağan” karşıladığımız Quaresma, ayak
içini ayak dışı gibi kullanınca anlamıştık olağanın dışında işler olacağını.
Savaşıyla siyah Rıza izliyormuşuz hissi veren Fernandes’in
yanına beyaz Amokachi tadında bir gol yapan Pektemek ise aslında Beşiktaş’ın ne
demek olduğunu anlattı hepimize.
Efsane dizi Seinfeld’de (tam sözlerini
hatırlamıyorum) şöyle bir replik vardı: “İşte
Elaine, görüyor musun? Siyah-beyaz kurabiyeyi sevmemizin sebebi, her bir ısırıkta
biraz beyazdan, biraz siyahtan bir tad almak. Hiçbir karışım çikolata ile
vanilyadan güzel değildir.”
İtalyan gibi kapanırken Alman gibi hücum
edebilen Portekiz usülü bir takım izlemeye başladık. Topluca kapanan, hızlı
çıkan ve hücum 3’lüsünün mızrak başı gibi kapanarak rakip savunmanın kalbine
gol saplamayı düşündüğü keyifli bir karışımın tadını hissediyoruz ruhumuzda.
Şef Carvalhal’a tebriklerimizi ve naçizane
teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Hiçbir karışımın çikolata ve vanilyadan
güzel olmadığını yeniden hatırlattığı
için...
Yakup Sabri İNANKUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder