Kirli, çürümüş ve leş gibi kokan bir
tabutta hava boşluğu aramak aslında yaptığımız. 90 dakikalığına izin
alabiliyoruz adına sorumluluk ya da zorunluluk denilen azaplardan. Büyük usta Lucescu’nun tam 7 sene evvel Ceausescu
Romanya’sı diye tarif ettiği o gri ve solgun sokaklarda yürüyüp hayatımızın
rengi olan “saf” futbolu arıyoruz, usanmadan.
Bu yüzden Fernandes’i
izlediğimizde dudaklarımızın kenarları kulaklarımıza kayıveriyor. Bu yüzden kendisine
emanet edilen cevheri sabır ve titizlikle işleyen Carlos Hoca’nın vitrine koyduğu
mücevher gözlerimizi kamaştırıyor
2.5 günde bir maça çıkan Beşiktaş, yorgunluktan beslenen efsane maratoncular gibi katettiği her metrede daha çok
açılıyor. Karabükspor karşısındaki Beşiktaş’ın orta saha oyuncuları yarı
sahalar arasında toplamda 500 kezden daha çok gidip geldi. Bu kadar koşan
Fernades’in, Ernst’in, Veli Kavlak’ın isabetli pas sayısı Karabükspor’un
sahadaki 9 oyuncusunun toplamından fazla!
Portekizli hocanın isteği; topa
ve oyunun kontrolüne sahip, mücadeleci bir oyun anlayışı. Rakibi ısırırken
aynı zamanda topu oradan oraya dolaştırarak savunmayı (uyutup) en zayıf haliyle
boşluklarla dolu bir anında yakalamak, fuleli oyuncularının koşu yollarına
derin paslar göndermek. Hızlı ve net! Avını saatlerce bekleyip tuzağa düşüren
avcı gibi…
Bu futbol tarzının üç
önemli noktası var, iyi bir alan savunması, kazanılan topların da koşu
yollarına hızlı aktarımı ve bunu düşünecek, uygulayacak oyuncular. İlkini
Egemen, ikincisi Fernandes önderliğinde gerçekleştiriyor Beşiktaş. Yalnız 3. Bölgede
hala sıkıntısı var. Buradaki temel sıkıntı pozisyona girme zorluğu olsa
Quaresma-Simao susuzluğunun baş ağrıttığından söz edebilirdik. Halbuki Beşiktaş,
Karabükspor’dan neredeyse 2 kat fazla topa dokundu, 2 kat fazla şut attı, 2 kat
fazla topla zaman geçirdi ama 2’yi atamadı. Hücum oyuncuları topla buluşuyor,
kale önünde gol pozisyonu da yakalıyorlar burada sorun yok. Sorun bütün
bunların gol demek olmaması. Pozisyonlara gol dedirtecek tek oyuncu kenarda
olduğu için böyle bir skor yoksunluğu ortaya çıktı.
Varsın olsun,
tabelada ne yazdığıyla genelde ilgilenmem zaten.
İddianamelerde
kravatlı holiganların günahlarını, saçmalıklarını ve küfürlerini okumaktan
günlerdir bunalmıştık, başımız dönmüştü. Sahada baş döndüren bir futbol
izleyince biraz nefes aldık en azından.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder