Uzun dönemde başarı savunma mentalitesiyle gelir. Hangi felsefeyle oynarsanız oynayın savunmanın o felsefeye ne kadar uyduğuyla başarılı olabilirisiniz. Her taraftarın içini çekerek andığı o efsane takımların efsane olmasının sebebi, şık çalımlar atan solak yeteneklerin ya da karizmatik forvetlerin performansından ziyade; Bülent-Popescu, Ronaldo-Zago, Uche-Högh uyumudur.
Egemen’in sakatlığı sonrası o bölgede ne Ceyhun ne Mustafa Yumlu ne de Glowacki, Giray’ı tanıyacak şansı ve süreyi buldu. Korner öncesi Giray önce Lugano’yu kaçırdı. Sonra bozmaya çalıştı, formasından ve kolundan çekti. Son sahnede Lugano “rahat” bir şekilde kafa vururken Giray “bozulmuş” şekilde yere düşüyordu.
Trabzonspor için bu birinci goldü.
Perşembenin değil ama pazarın gelişi çarşambadan belli oldu. Beşiktaş maçında arkasına sığınılan “7 eksikliydik” açıklamaları, savunmadan çıkarken pres yediğinde dağılan Trabzonspor görüntüsünü gölgeledi. Aykut Kocaman bunu gördü ve oyuncularına bu dersi ezberlettirdi. Selçuk Şahin, Emre Belözoğlu ve özellikle Mehmet Topuz Trabzonspor’u, her oyun kurma çabasında bozdular. Dakika henüz 13’tü Selçuk İnan ve Gustavo Colman sahanın iki ucundan birbirlerine pas vermeye çalışıyorladı. Sahanın ortasını Fenerbahçeli oyuncular kapatmıştı. Hatta zaman zaman Alex bile Giray’ı üzerine yürüyordu. 16. dakikada Colman bu durumu faul yaparak aşmaya çalıştı ve sarı kartı gördü. Trabzonspor’un oyun planı, felsefesi dağılmış durumdaydı. Orta sahada kapılan bir top, Cale’nin boşalttığı alana sızan Mehmet Topuz ve yine savunmanın ortasında rahat –ama çok klas- bir vuruş yapan Niang.
Bu da ikinci goldü.
Bütün bunlara ilk 20 dakikada gol bulduğu 9 maçın 8’ini kazanmış bir Fenerbahçe ekleyelim. Toplamda 41 gol atan Fenerbahçe’nin, ilk 20 dakikada gol bulduğu maçlardaki toplam gol sayısının 30 olduğunu da kendimize hatırlatalım. Son olarak maçı topu ısıracak kadar çok isteyen, galibiyete hazır bir Fenerbahçe var.
Sonuç;
Fenerbahçe hakederek şampiyonluk potasına girdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder