TT Arena'nın mühendislik harikasından daha fazla bir yer olduğunu (olması gerektiğini) Metin Oktay ve Ali Sami Yen'in bakışları anlatıyordu. Zaten o bakışların büyüsü milyonları kendine, 50.000 kişiyi TT Arena’ya çekmişti.
Tabi, Ali Sami Yen’i terketmenin üzüntüsü vardı, herkesin içinde. Ama bu tatlı bir üzüntüydü, “hey gidi günler” ile başlayan arkadaşça bir burukluk diyelim.
Ancak;
Ezeli rakibinin disiplinsiz davranışları sebebiyle kendine yakıştıramadığını, flaş transfer müjdesiyle sarı-kırmızılı formanın içinde görmek Galatasaraylı’nın canını acıtıyor. Üstelik de 6 ay önce bu takımın en iyi oyuncusu Keita’yı “disiplinsiz” sıfatıyla göndermişken.
Sırf protestoları ötelemek amacıyla, Galatasaraylı’nın kalbindeki en güzel duyguların başrol oyuncusunun “kullanılması” Galatasaraylıyı öfkelendiriyor. Hagi ile ilgili hiçbir uzun vadeli plan, hatta önümüzdeki sezonla ilgili hiçbir düşünce olmadığını biliyor Galatasaraylı. Hagi sevgisinin –ve saygısının- günü kurtarmak adına ortaya atıldığının da farkında.
Galatasaraylı’nın kafasında bütün bunlar dolanırken, TOKİ Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar’ın konuşması bütün içsel hesapların dökülmesine neden oldu.
Dedi ki Sn. Bayraktar;
“Ali Sami Yen'de kiracılık hükümlülüklerini yerine getiremeyen Galatasaray yönetimi, ve aynı şekilde bu arazide de aynı şekilde yerine getiremedi. Bu stad olmayacakken, başbakanımız bu stadı yaptırdı"
Söylenenler iyi niyetle söylenmiş olabilir, hepsi doğru da olabilir. Doğrusunda, yanlışında değilim. Böyle bir açılışta 50.000 Galatasaraylıya bu şekilde cümleler kurarsınız kalabalığın psikolojisi bu cümleleri “Başbakan’a yağcılık” başlığında toplar ve “beklemediğiniz” tepkiler verir. O tepkilerin adresi Sn. Başbakan’dan ziyade, Sn. Erdoğan Bayraktar’a, daha doğrusu, konuşmasınadır.
Bununla birlikte, daha geçen hafta Sn. Başbakan “daha ileri demokrasi, daha ileri özgürlük” olacak demişti. Sn. Adnan Polat’ın; ıslıklayanların (25.000 kişi) tespit edilip, stada almama kararıyla, daha ileri demokrasi vaadeden bir devlet büyüğünü memnun edeceğini düşünmesi kötü. Eğer Sn. Başbakan bu karardan memnun ise durum daha kötü. Eğer bazı gruplar sırf siyasi sebeplerle propagandaya gelmişse bu çok kötü. Ama en kötüsü bütün bunların Galatasaray’da yaşanması.
Galatasaray başka birşey oluyor. Aslında bunu söylemek istemiyorum. Sevmedim bu tabiri. Daha doğru (ve daha gerçek ve daha acı) şekilde anlatırsam; şimdiki Galatasaray, Galatasaray’dan farklı birşey. Beceriksiz kaptanların elinde 105 yıllık rotasından saptı, farklılaştı Galatasaray. Bu, futbol takımının başarısızlığı ile ilgili bir durum değil. Kaldı ki, 14 sene şampiyonluk görmediği dönem oldu Galatasaray'ın. Ama ne Galatasaraylı vazgeçti Galatasaray'dan, ne Galatasaray'ın kendisi vazgeçti Galatasaray olmaktan.
Hıncal Uluç'un ulusal çığlığının ve neredeyse tüm Galatasaraylıların isyanı da işte buna, şimdiki Galatasaray’a.
TT Arena muhteşem akustiği ile, Ali Sami Yen ruhunu yakalamaya çalışacak. Ama asıl önemli nokta, o ruhu şimdiki Galatasaray'ın ne zaman yakalayacağı...
Ortada Özhan Canaydınsız bir Arena, Galatasaraysız bir Galatasaray var.
http://www.macadogru.com/haberler/galatasaraysiz-bir-galatasaray/5519
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder