Sonra birileri çıkıyor kürsüye. Dönüyor kapalıya, “herşeyinizi bize borçlusunuz” diyor. “Biz yaptık” diyor. “Beşiktaş Başkanı naifti, zaten sözünü de tutmadı” diyor.
Sonra gözlerimi açıyorum. Hayallerden, varsayımlardan çıkıp gerçeğe dönüyorum. Galatasaray’ı teslim aldıysa birileri, bu yarın Beşiktaş’ın da başına gelir diyor aklım, Fenerbahçe’nin de. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray Türkiye demek zaten!
Açtım bütün baba yazarlara göz attım. Galatasaray’ın çok şut atmasına değinen mi dersin, açılışa Ajax’ın çağrılmasını mı yazanı istersin. Protestodan bahseden de “Yapılan ayıp yahu, cık cık cık” temalarını süsleyerek serpiştirmiş köşesine. Bir Allah’ın kulu Galatasaraylıyı çıldırtan nedenler toplamını zahmet edip yazmamış.
15 ocakta olanlar siyasetin Galatasaray’ı diz çöktürmeye cüret etmesiydi. Galatasaray’ın siyasi meze yapılmasıydı.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye’de sporla siyaset saç örgüsü gibi birbirine sıkıca sarılmış durumdayken “ben siyaset yazmam, benim işim futbol” diyen bir zahmet yol alsın. Kimse zaten çeksin klavyeyi önüne, X partisinin ya da Y Partisinin bayrağı aşkına yazsın demiyorum. “Yok Livorno işçi takımı, Lazio’nun SS’i şu anlamı ifade ediyor, Barcelona Katalonya demek, Celtic katolik” diye entel entel takılırken, koskoca stad açılışında yaşanan siyasi rezalete karşın, hala Galatasaray’ın topla oynama oranından bahsedenin, böyle bir olay yaşanmamış gibi davrananın, adamlığından da futbol sevgisinden de şüphe ederim!
Futbol sadece futbol değildir, ne çabuk unuttunuz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder