10 Ocak 2011 Pazartesi

1962 Kuralları

Pele’yi arkadan 3 kez “kancalayarak”, Dünya Kupası’nın dışında bırakan adamın adını hatırlıyor musunuz? O tekmeler, takımına istediği puanı ya da puanları aldı, karşılığında Pele’yi bırakarak... Ve dünya en büyük kupasını Pelesiz bitirdi.

Şili 1962; Dünya Kupaları tarihinin en sert kupasıydı. Tarihe Santiago Muharebesi olarak geçen meşhur Şili-İtalya maçında havada uçan tekmeler, kroşeler, aparkatlar, dirsekler herşey mevcuttu. Maçın hakemi 2. Dünya Savaşı'nda savaşan emekli asker İngiliz Ken Aston, ''Tekrar savaş alanına dönmüş gibi hissettim. Sanki futbol maçı yönetmiyor, askeri tatbikatta gözlemcilik yapıyordum'' demişti.

İtalyan oyuncu, Humberto Maschio’nun burnunun kırıldığı bu savaşta, sadece 2 kırmızı kart çıktı. Çünkü kurallara göre öyle olması gerekiyordu. Ancak daha sonra, maçın hakemi Ken Aston, sarı ve kırmızı kartların uygulanmasının yaratıcısı oldu. Çünkü kuralların yetersiz ve cezaların caydırıcılıktan uzak olduğu ortadaydı!

Sivasspor ile Beşiktaş arasında oynanan hazırlık maçından sonra Rıza Hoca’nın, tekmeleri “Portekizliler alışsın, burası Türkiye” şeklinde yorumlaması önce futbol, sonra bir teknik direktör adına üzücü. Tekmelemek ile savunma futbolu arasında, şarkıcı ve sanatçı kadar fark var. Bugün dünyanın en iyi teknik direktörleri Fabio Capello ve Jose Mourinho’nun takımları savunma sanatının inceliklerini icra ediyorlar. Türkiye’de teknik direktör krizine giren her büyük kulübün geleneksel gündemi Lucescu da savunma sanatının büyük ustalarından. Mourinho’nun, Capello’nun tekmelediğini gördünüz mü hiç? Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline, Beşiktaş ile UEFA Kupası çeyrek finaline tekmeleyerek mi geldi Lucescu?

Madem hocalar bu konudaki fark için isteksiz –ve ilgisiz- o zaman muharebe ve futbol arasındaki farkı sağlamak hakemlere düşüyor. Hakemlerimiz ise bu konuda fazla kuralcı olmak ya da ilk faule kart vermemek (sertçe uyarmak), maçın ilk 10 dakikasında zinhar kart çıkarmamak gibi bir prensiple yönetiyorlar.

Peki kurallar ne diyor? Aşağıda rastgele seçtiğim maçlardan enstantaneler var buyrun siz yorumlayın;

Mesela bileğe basıldığında ya da “topa giriyordum pozisyon gereği adama geldi” bahanesiyle karışık kramponla göğüste, dizde delik açtığınızda cezası uyarı oluyor. Öte yandan bu uyarıyı alkışlarsanız, cezası sarı kart oluyor. Aynı dakikada iki kez tekmeye maruz kaldığınızda acı içinde kalkıp “buna da mı kart yok” yaparsanız o da sarı kart oluyor, şansınız varsa tekmeciler uyarı alıyor.

Bunun nedeni alkışlamanın ve kart işareti yapmanın “hakemi protesto etmek” anlamında olması. Bileğe basmak, tabanla dize girmek futbolu protesto etmek değil mi peki? Bunu da geçtim; alkışlamak, eliyle kart göstermek sarı kart başlığı altında olan maddeler, kabul ediyorum. Ceza sahası içinde düşen (düşürülen) ama penaltı alamayan futbolcunun, Michael Jackson’ı kıskandıran bir dönüşle yere dizlerinin üstünde düşüp çimleri yolmasına kart çıkmıyor. Ya da ofsaytı beğenmeyip yan hakeme son sürat –burun buruna gelen kadar- sevirtmesi de uygun. Ve yahutta kendine faul yapıldığını iddia eden oyuncunun eliyle önündekileri ittirdikten sonra hakemin yanına bacağındaki yarayı göstere göstere koşup hakemin oralı olmamasının ardından şortunun iki yanını kıç yanaklarına kadar çekip formasını ısırması da nizami.

Ama sakın eliyle kart yapmasın, hakemi protesto ediyor, sarı kart!

Kitapta yazan yorumlanmadan, mantıktan süzülmeden direk uygulandığı için böyle saçmalıklar oluyor. Her “eliyle kart gösteren ya da alkışlayan” hakemi protesto ediyor demek değildir, ya da hakemin kararını protesto etmenin tek işareti “eliyle kart göstermek” değildir. O kuralın amacı “hakem kararına saygı”dır, saygısızlık edeni cezalandırmaktır.

Ligimizin ikinci yarısında hakemlerimizin “eliyle kart yapan ya da alkışlayan oyuncuya” gösterdikleri hassasiyeti tekmeci oyunculara da göstermelerini dileriz. Çünkü futbol Pele’yi hatırlıyor.

Ülke hakemliğinin, ülke futbolundan ileride olduğu söyleniyor ya hep.

Şu haliyle bu fark en fazla 2 yıl, kanımca.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...