5 mayıs 1996’da Avni Aker Stadı’nda oynanan o meşhur maçın özetini “90’a vuruyorum Rüştü çıkarıyor, 80’e vuruyorum yine Rüştü çıkarıyor” diyerek tek cümleye sığdıran Hami Mandıralı’nın, tarihe geçen o sözlerinden yaklaşık 15 dakika sonra, maçın ünvanına yakışan daha önemli bir açıklama Aykut Kocaman’ın ağzından geliyordu; “Türkiye’de başarının ölçüsü birinci olmak, halbuki bu çok yanlış! Şu anda yenildikleri için Trabzonlular aşağılanacak ama biliyoruz ki Onların yerinde biz de olabilirdik. Kazandığımız için sevinçli, Onlar adına ise üzüntülüyüm”
Parlattığı şövalyelik nişanı başkan Ali Şen’in gözlerini rahatsız edince çok sevdiği Fenerbahçesi’nden gönderilen Aykut, aslında düşünülmesi için en önemli felsefeyi Türk Futbolu’nun kucağına bırakmıştı.
Başarının ölçüsü nedir?
Bill Shankly’nin dediği gibi “Birinciysen birinci, ikinciysen hiçbirşeysin” midir?
Geçen sezon Güiza altıpastan gol atma becerisine sahip olsa, ikinci olacak Bursaspor başarısız mı kabul edilecekti? Ya da 2 kulvarda da finale gelip kupaları teğet geçen Fenerbahçe Futbol Takımı başarısız mıdır?
Aslında ne Bill Shankly haksızdır, ne –eğer ikinci olmuş olsaydı- Bursaspor başarısız.
Başarı; ulaşabileceğin en üst sınırı aşabilmektir. Ulaşabileceğin en üst sınıra ulaşmak emeğinin karşılığını almaktır. O sınırın altı ise başarısızlık kümesini oluşuturur.
Peki başarının ana malzemesi çalışmak mıdır?
Evet, ama istikrarlı çalışmaktır.
Şenol Güneş, 1988 yılında Trabzonspor’un teknik direktörlük görevi için anlaştığı isimdi. En son 1984’te şampiyon sıfatını elde etmiş kulüp, o sezon ligi 5. sırada bitirince Şenol Hoca’nın görevine son verildi. 1993 yılında Başkan Sadri Şener, Trabzonspor’u bir kez daha Şenol Güneş’e emanet etti. 1 yıl sonra Trabzonspor kulübü başkanlığına seçilen Faruk Özak da 1997 yılına kadar Şenol Güneş’le çalıştı. Geçen 4 yılda kulüp ligi sırasıyla 3, 2, yeniden 2 ve 4. sırada tamamladı. İkinci Güneş dönemi de böyle kapandı.
Bıraktığı yerden 7.5 yıl sonra Şenol Güneş 3. kez Trabzonspor teknik direktörü oldu. Artık omuzlarında dünya üçüncülüğü apoletleri de vardı. Ancak bu kez O 6 ay sonra görevinden istifa etti.
Şu anda 4. Şenol Güneş dönemi içinde bulunuyoruz. 2010-2011 sezonu için her şey yolunda gözüküyor.
Peki işler yolunda gitmezse ne olacak? Trabzonspor şampiyon olamazsa “başarısız” Şenol Güneş 5. döneme kadar Uzakdoğu yollarına mı düşecek?
Tekrar geriye dönüp baktığımızda, Şenol Güneş’in ilk görev aldığı 1988 yılı ile 2010 yılları arasında geçen 22 senelik bir zaman diliminde Güneş’in 4 “ziyareti” hariç Trabzonspor tarihine geçen teknik direktör sayısı 21. Bu 21 teknik direktörün 1 tanesi (Ersun Yanal) hariç, diğer 20 “adedinin” Trabzon il sınırları içinde ikameti 1 yılı geçmiyor. Çoğunun 6 ay bile değil.
İddia ediyorum ki; Trabzonspor geçen 22 yılda sadece 1 teknik direktör ile çalışsa en az 1 şampiyonluk elde ederdi. Elimizdeki verilere bakarak daha “gerçekçi” bir iddiada bulunayım; 22 yılda sadece 1 teknik direktörle çalışsa, Trabzonspor en fazla bu kadar başarısız olurdu.
Bu sezon normal şartlarda Trabzonspor şampiyon olur. Ancak futbolun güzelliği denilen her şeyin değişebileceği denklemleri Trabzonspor’u içine alır ve şampiyonluktan farklı bir yere koyarsa bile Şenol Güneş ve Trabzonspor artık ayrılmamalıdır.
Çünkü bu satırların sahibinin bu yazıdaki üçüncü ve en önemli iddiası; Trabzonspor için dünya üzerinde Şenol Güneş’ten daha kariyerli, daha yeterli ve daha uygun bir hoca bulunmamasıdır.
“Belki karizması yoktur” ama Şenol Güneş’ten daha iyi kulübü, şehri, camiayı, havayı tanıyan ve şampiyonluğu daha çok isteyen kimse yoktur.
Geçen 22 sene Alex Ferguson’ı Manchester hava sahasında “Sir” ilan ederken, Şenol Güneş’i Bolu, Antalya, Sakarya gibi Türkiye’nin güzel coğrafyalarına göndermekle kalmamış, kıta bile değiştirmek zorunda bırakmıştır!
Bu yüzden Trabzon camiası, Trabzon şehri, ulaşabileceği en üst sınırlara ulaşmak, o sınırları da aşmak için daha iyi oyuncuları getirip kulüp için yetersizleri gönderebilir. Yönetimler dahi değişebilir. Ama tek bir seçenek artık Trabzon’dan ayrılmamalıdır.
Şenol Güneş, Trabzonspor’un Alex Ferguson’ı olmalıdır!
http://www.macadogru.com/news.php?news_id=4741