2 Nisan 2012 Pazartesi

Bıçak Sırtı


Yaklaşık 9 aydır spor hukuku ile ceza hukuku arasındaki farkları, bağları ve uyuşmazlıkları tartışıyoruz.  

Bugün sokakta bir insana bıçak fırlatsanız; kasten yaralamaya teşebbüsten 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezası alırsınız. Adam öldürmeye teşebbüs ise 5 yıldan başlıyor. Ama eğer hasmınız futbolcuysa ceza almadan bu işten yırtabilirsiniz. Yapacağınız tek şey maça bilet almak. Hele de kurban kaleciyse daha güzel. Kale arkası tribününe gireceksiniz. Böylece en az maliyetle öldürme / yaralama / göz korkutma şansına! sahipsiniz.

Sadece Trabzon’da değil, Türkiye’nin her yerinde bu hakkınız! mahfuz. TT Arena’da, İnönü’de, Saraçoğlu’nda, Bursa’da, Ankara’da, İzmir’de, Diyarbakır’da, doğudan batıya, kuzeyden güneye cennet vatanın her stadında birilerine birşeyler atabilirsiniz. Artık ne atacağınız sizin yaratıcılığınıza ve hayal gücünüzün derinliğine bağlı.

Logar kapağı gördük, rakı şişesi gördük, adam atıldığını gördük. Cep telefonu, kol saati, davul sopası, koltuk, bozuk para, ayakkabı teki, ayakkabının öbür teki ise artık “yabancı” değil “bizden biri” maddeler sınıfında…

Dün geceden beri makalelere, haberlere göz gezdiriyorum, Volkan Demirel’in başına gelen (Allah’a şükür gelmeyen) olay tek tük satırlarda dolanıyor. Sanki ayıp olmasın diye üzerinde durulmamış. Öyle bir hava var. Tepkili olanlar ise ikiye ayrılmış durumda; olgun “iyi ki gelmedi”ciler ve kızgın “ya gelseydi”ciler. Aynı; daha önceki atma vakalarında olduğu gibi 2-3 gün sonra unutacağımız tartışmalar, atışmalar.

Bir adım öteye taşısak şu tartışmayı işin vahametini kavramaya yaklaşacağız aslında. Çenemiz yerine gelin biraz beynimize jimnastik yaptıralım. Düşünün ki; dün gece tribünlerden gelen bıçak Volkan Demirel’e isabet etti. YGS sınavındaki kadar iç karartıcı şıklar var önümüzde: Öldürebilir, felç edebilir, spor hayatını bitirecek şekilde bir uzvuna / organına zarar verebilir…  

Oyuncu hastahanede yatarken muhtemelen suçlu (hemen!) yakalanacak ve ağır bir ceza alacaktı. Hatta belki örnek olması açısından hakim tokmağını ceza hukukundaki en yüksek limitten vuracaktı. 

Peki neden bunlar olmuyor? O futbolsevmez isabet ettiremediği için mi? Kan çıkmadığı için mi? 

Statların zemin etüdü için “bilimsel” açıklamalar yapan, yayıncı kuruluşun (muhtemel) zararı ve reytingini sahiplenen, 1 kereliğine şike affı, gerekirse 5 yıl Avrupa’ya gitmeme konusunda topa girmekten çekinmeyen siyasetçiler ve kulüp yöneticileri bu konularda pek bir sessiz. Volkan’a atılan bıçak futbolun marka değerine –daha doğrusu ticari değerine- değmediği için olsa gerek.

Dün gece değmeyen o bıçak, yarın mutlaka değecektir. Eminim o zaman konuşacaklar. O zaman da konuşmaya değer bir şey kalmayacak.

“Günümüzde insanlar herşeyin fiyatını biliyor, hiçbirşeyin değerini bilmiyor.” Bu sözü 140 sene önce sarfetmiş Oscar Wilde. Şimdi yaşasa aklını kaçırırdı. Fiyatı olan herşeyin değerli olduğu, insan hayatının ise değerinin olmadığı zamanlardayız. Bıçak sırtında yaşıyoruz.

Yakup Sabri İNANKUR

1 yorum:

  1. http://deligomlegi.blogspot.com/2011/03/ortada-rak-sisesi.html

    Rakı şişesiyle başlayıp, bıçakla devam eden eylemler silsilesinde sırada hangi "yabancı madde" var acaba?

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...