Mücadele. Bizi futbola bağlayan...
Hayır! bizi futbolda birleştiren ana unsur. 11 adamın sırtına yüklenen
kavramların, fikirlerin, zayıflıkların, inançların, arzuların çatışması. Futbolun
kutsal ruhu saha dışından saha içine akar. O nedenle bu mücadelenin sınırlarını
saha içinde tutamazsınız. Saha içinde biten şey oyundur. Oyun bittiğinde mücadele
geldiği yere, saha dışına döner.
Büyük oyuncular, büyük teknik
direktörler kupa kazandı(rdı)kları için büyük değillerdir. Futbolun ruhunu anladıkları
için büyüktürler. Büyük oldukları için kupa kazanırlar. Jose Mourinho polemik
olsun diye “Benim için maç basın
toplantısı salonuna girince başlar, 90 dakika sonunda değil, basın toplantısı
bitince biter.” demiyor. Mücadelenin
başında avantaj yakalamak, hatta mümkünse onu başlatan olup oyunun kurallarını
belirlemek istiyor.
Dün akşam Josep Guardiola basın
toplantısında şöyle bir söz sarfetti: “Hala, ligde şampiyon olmamızın neredeyse imkansız
olduğunu düşünüyorum. Rakibimizin kim olduğunu gözden kaçırmamamız gerekli.
Tarihte hiçbir takım Real Madrid'i 10 puan geriden gelerek geçmedi”
La Liga’nın bitmesine 6 hafta var,
Camp Nou’da bir El Clasico var ve elinin altında dünyanın en iyi takımı var.
Guardiola umutsuz mu? Hiç sanmıyorum.
Real Madrid’i rehavete mi sokmaya
çalışıyor? Cristiano Ronaldo ve arkadaşlarının bu pohpohu yemeyeceğini en az
onlar kadar biliyor.
Amacı asla Real Madrid’i kandırmak değil. Hatta daha ötesinde
konu Real Madrid’le bile ilgili değil.
Açayım…
“Tarihte hiçbir takım Real Madrid'i 10 puan geriden
gelerek geçmedi”
Hiçbir takım!
Bugüne kadar arkada kalanların hiçbiri
tarihin en iyi takımı değildi de ondan. Tarihin en iyi takımı olmanın birinci
kuralı, tarihte yapılmayanı yapmak, ikinci kuralı birinci kural için sonuna
kadar mücadele etmek.
Baltasını topraktan çıkardı. Hedef gösteriyor Guardiola. Büyük bir komutanın
yapması gerektiği gibi. Bunu da kendi tarzında yapıyor. Alabildiğine saygılı,
alabildiğine zeki, alabildiğine kibar. Rakibe değil kendine dönük. Başkasının
çapını küçültmekle uğraşmıyor, kendi çapının büyüklüğünü oyuncularına
hatırlatıyor. Rakibin büyüklüğünü kullanıyor, onu yüceltiyor ve “tarihte
kimsenin yapamadığı” bir başarıyı işaret ediyor oyuncularına. Kendine güvenmenin
ve mücadelenin katı bir ukalalıktan farklı bir olgu olduğunu hatırlattığı için futbol
dünyası da ayrıca minnettar olmalı büyük komutana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder