Belli ki maçtan önce Carvalhal Beşiktaş tarihine bir
gözatmış. Çanakkale Dardanel önündeki Briegel’in, Konyaspor önündeki Del Bosque’nin,
(ve rakibi) Gaziantep Belediyespor önündeki Schuster’in yaşadığı tesadüfler kendisine “ilham” vermiş. 4
gün önce Ankara’da alınan duşun da soğukluğu hala üzerinde olduğundan tarihe
başka bir (kötü) tesadüf yaşayan hoca olarak geçmek istememiş.
Carlos Hoca maçtan sonra “Bütün maçlar benim için ciddiyet taşıyan maçlardır. Hiçbir genç
oyuncuya, genç olduğu için kurabiye vermem” dedi. Her ne kadar bizler kafamızda Burak
Kaplan’lı, Atınç Nukan’lı, Tanju Kayhan’lı hatta Joao Alves’li, Mehmet Akyüz’lü
kadroları FM oynuyormuş hassasiyetiyle çoktan dizmiş olsak da hocanın kararına
saygı duymalıyız. Bazen bir oyuncu yedek kaldığı için basına yakınınca
kızıyoruz. Aynı saygıyı yorumcu/forumcu/yazarlardan da beklemeliyiz öyleyse. Kılıçtan
keskin kelimelerle eleştiri sınırlarının dışına akınlar düzenlemek iyiyi/huzuru
değil, kötüyü/kaosu getirir.
Yayın kurumları maç için uygun gördükleri yorumcuları bu
minvalde seçmeliler. İşlerini tesadüfe
bırakmamalılar. Simao’nun
durağan, eski performansından uzak, silik görüntüsünü izliyoruz/biliyoruz/anlıyoruz.
Her 5 dakikada bir bunu duymak ne bizi ne Simao’yu daha iyi yapıyor.
Halbuki o esnada bendenizin (daha fazla) duymak istediği,
tribündeki 3000 çiçeğin tiz estetiğiydi. Bu kadar kötü
havada, bu kadar cılız bir maça gelen, stadı çığlık yerine tezahüratla çınlatan
hanımlara tebrikler. Kimse
alınmasın (ya da alınsın dilerse) beylerden daha iyi bir performans
gösterdiler. 33 farklı tezahürat yaptılar. Sanırım bu bir rekor. Beleştepe ile
yapılan “Kartal gol gol” ve “Efsane” tezahüratları tribün tarih kütüğüne
çakılan yıldızlar oldu. Bu bize; orada toplanan 3000 yüreğin tesadüfen değil, planıyla programıyla
tribüncülük geleneğinin içgüdüsüyle birarada olduklarını gösterir.
Genelde saha dışına dem vurduk. Bu sefer de böyle olsun. Saha
içinde performans düşüklüğü yaşayan bir Beşiktaş var. Bakalım doğal bir iniş mi
bu, sadece tesadüf mü, yoksa camianın
içinde yaşanan değişikliklerin doğum sancısı mı? Bunu bize, en büyük öğretmenimiz
zaman anlatacak.
Ruhu şad olsun, Rahmetli Kazım Kanat olsa; “Tayfur Havutçu’nun dönüşünden! sonra Beşiktaş
Futbol Takımı’nda performans düşüşü var, dikkat!!!” yazardı. Ünlemleri
gözümüze saplardı ki, uyuklayan beynimiz uyansın.
Ben ünlemleri şimdilik cebimde tutuyorum. Sezon içinde
performans düşüşleri olağandır zaten. Hem, herşey yolunda ki kaptanların yüzlerinden
gülücük eksik olmuyor. Beşiktaş Takımı’nın
son 3 maçlık futbol inişinin, tam da
Tayfur Havutçu’nun çıkışına denk
gelmesi sadece tesadüf olmalı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder