Pek sevmiyorum bu adlandırmayı. Çünkü baharı seviyorum. Arap’ı
da severim. Gerekirse şarabı da içerim. Yalnız bugün kıştan çıkıp bahar
geldiğine inan(dırıl)an zihinlerin, 2-3 yıl içinde son baharlarından çıkıp kışa
gittiğini göreceğine inandığım için hem Araplar hem de (ilk)bahar adına
üzülmekteyim içten içe. Umarım yanılırım. Sadece Araplar’ın değil, tüm ulusların
kendi kendini yönetebildiği, yaban ellerin sahte baharlarında çürümediği gelecekleri
de yaşayabiliriz bir gün İnşallah…
Yazı iyiden iyiye sübjektiflik kıtasına geçmeden, köprüden
önceki son çıkışta futbol semtine döneyim. Teleskobumuzun “objektif”
ayarlarıyla ince ince oynayarak Kuzey Afrika’ya odaklanalım.
Matthew Barrett’ın,
footballspeak.com’da yayınlanan analizinde ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. 2011’de kaynamaya başlayan Tunus, Libya,
Sudan, Fas ve Cezayir’in iç sorunlarını “çözdükten” sonra Ulusal Takım bazında
daha iyi sonuçlar aldığını görüyoruz. Hatta Sudan, 2010 yılında Güney meselesinden
kafasını kaldırdıktan sonra diyagramda neredeyse dik bir doğruyla
göstereceğimiz bir çıkış yakalamış
Tabloyu kelimelere ufalayalım biraz.
6 Ulusal Takım; 53 maçta 87 gol kaydetmiş. Bu; maç başına
1.64 Pektemek. %45 galibiyet oranıyla ortalama bir performansları var. Ayaklanmalardan
önceki yılda ise 60 maçta 79 gol (maç başına 1.32 gol) ve %33’lük bir galibiyet
oranı var.
Libya, Cezayir, Mısır, Tunus gibi ülkelerde futbolun
yasaklandığı dönemde dahi bu artış görülmüş. Stadyumlarda başlayan devrimlere
aşinayız zaten. Taraftarların sloganları, futbolcuların gol sevinçleri dahi bir
başkaldırıya dönünce yasaklar başlamış. Tabii bu yayılan ateşi durduramamış.
Uyku Tulumları uyandırma servisi olurken, futbolcular, teknik direktörler de
ülke liderlerini artık bir “baba” figür olarak görmemeye başlamışlar.
Lideri ülkeye eşitleyen denklemler parçalanmış ilkin. Libya
kalecisi Samir Abbud, Afrika 2012’ye gitmeyi hak kazandıkları Zambia maçından
sonra “Bu galibiyet 1 kişi için değil,
tüm ulusumuz içindir. Devrimimiz içindir” röportajıyla simge olmuş
ülkesinde.
Cezayir stadyumlarında rahatsız tezahüratlar çınlamaya
başladıktan sonra Ulusal Takım ardarda 3 galibiyet almış. Oyuncular bu
performans artışını “Çok acılar çektik.
Zor günler bizi daha güçlü yaptı. Sahada sadece futbol yoktu, biz vardık artık,
tüm Cezayir. 1 kişi için değil, 1 ülke için oynadık!” şeklinde yorumlamışlar.
1.25 gol ortalaması ile oynayan Cezayir, bahar döneminde 1.75’e çıkarmış bu
oranı.
En iyi çıkış (ya da en güçlü etki diyebiliriz bakış açısına
göre) Sudan’da görülmüş. 1 yıl önceki 1.13 gol, %25 galibiyet ile bugünkü 1.79
gol %53 galibiyet arasında Klimanjarolar var.
Futbol öylesine güzel ki; kendi yarattığı ilhamla ulusları
yeşertip, ulusların heyecanıyla kendini besleyerek yine uluslara mutluluk
verebiliyor.
Arapların mutlak gerçek, saf bir baharı var mı bilemem ama
futbollarında açan çiçeklerin kokusunu buralardan duyuyoruz.
Yakup Sabri İNANKUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder