22 Mart 2011 Salı

5 Nisan Milat mı Yoksa?

Düşünsenize; 2011-2012 sezonu Aykutlu, Şenollu, Tugaylı, Tayfurlu, Ertuğrullu olacak! Böyle bir durum muasır medeniyet seviyesindeki liglerde bile yok! Dahası, belki de büyükleri saymak için tek elimiz yeterli olmayacak, Tolunay’ın emeğiyle…

Van Gaallerin, Scolarilerin, (hala) Daumların jimnastik yaptırdığı milyonlarca çene arasında aslında farketmemiz gereken şu;

Bu ülke ilk kez Şampiyon Kulüplerde yarı finali Türk Hocayla gördü.

Bu ülke ilk kez Avrupa Şampiyonasını Türk Hocayla gördü.

Bu ülke ilk kez UEFA Kupasını Türk Hocayla gördü.

Bu ülke ilk kez Avrupa Şampiyonasında çeyrek ve yarı finali Türk hocayla gördü.

Bu ülke ilk kez Dünya Kupası üçüncülüğünü Türk Hocayla gördü.

Bu ülke iki kez Anadolu Şampiyonu’nu Türk hocayla gördü.

Öz evlatlara, en az hayal ettiğimiz “dev” isimlerden daha fazla sahip çıkmak ve güvenmek şart olduğu kadar -Türk Futbolu’nun köşe taşlarına baktığımızda- mantıklıdır da…

Hata yapacaklardır. Hatta size bu hataları şimdiden garanti ediyorum. Wenger, Mourinho veya Ferguson gibi bir taktisyen olmadıklarını (belki hiç olamayacaklarını) da biliyorum. Zaten bu isimler Türkiye’ye gelmez. Türkiye’ye bu markaların bir alt kademesindekiler; Rijkaard, Del Bosque, Schuster, Aragones, Hiddink, Löw…vs gelebilir, onlardan da biz faydalanamıyoruz.

İyilerden faydalanamıyoruz, en iyileri de getiremiyoruz; o zaman önümüzde müthiş bir fırsat var; elimizdekilere, özümüzdekilere sahip çıkmak!

Tayfur Havutçu’nun ve Tugay Kerimoğlu’nun göreve getirilişi Türk Futbolu için sessiz ve farkedilmeyen bir devrimin artık ete kemiğe bürünmesidir.

2008’den beri ligimizde şampiyonluk posterlerinin takım elbiseli kahramanları, bu ülkenin futbol adamlarıdır.

Şu sıralar Bursa’da konaklayan şampiyonluk ise, 23 mayıs sabahı ya Avrupa’nın sınırına gelecek ya da Anadolu’nun daha da içine hareket edecek. Sonuçta yine bir Türk Teknik Direktörü’nün ellerine teslim edecek kendini.

Daha da güzeli; an itibariyle 5 büyük takımın hepsinin başında bir Türk Teknik Direktör var. Ve 4’ünün teknik direktörü aynı zamanda takımlarının efsane oyuncuları ve kaptanıydı. Camialarını onlar kadar tanıyan yok. Şans verilirse onlar kadar özverili çalışacak, herşeyini koyacak başka kimse de yok.

Tam bu noktada, bizlere, tüm futbolsevere ve taraftarlara düşen basit, ama önemli görevler var. Yapmamız gereken tek şey ise, eleştirilerini kurşun niyetine kullananların tetiği olmamak. Ahmet’in çıkıp Mehmet’in girmesi, Ali’nin orada değil şurada oynaması gerektiğini “herkesten iyi bilsek” bile bunu yıkmadan, yaparak dile getirmek. Zira bunları yapmadığımız için önce “arkasındayız” sonra “taraftar istedi, camia baskı” toplantılarının devam filmlerinde gizli özne rolünde oluyoruz, “farkında olmadan”…

Bizim onlara ihtiyacımız var.

Onların ise güven ve zamana ihtiyacı var.

Bu kadar kaosun, gürültünün içinde 3 senedir bu toprakların insanı şampiyonluğa en şık imzayı atıyor.

Bir an için sabırlı taraftar, akl-ı selim yönetici hayal ettim. Olabilecekleri düşündüm…

Eğer bunu başarabilirsek, bu devrimin miladı 5 nisan olacaktır. Karl Heinz Feldkamp’ın istifa edip gittiği ve Cevat Güler’in (şampiyonlukla iade edeceği) emaneti aldığı gün…


3 yorum:

  1. Katılmıyorum.

    Yabancı hocaların başarısız görünmelerinin sebebi yerli oyuncularımızın profesyönellikle yakından uzaktan ilgisi olmayan çalışma karakterleridir. Biz toplumumuzu düzgün eğitemiyoruz, bu toplumun da en az eğitimli kesimlerinden biri olan futbolcular yabancı bir hoca ile uyum içinde çalışmalarını sağlayacak disiplinden, özveriden, saygıdan, birikimden yoksun olduklarından ülkemize gelen yabancı hocalar doğal olarak başarılı olmakta çok zorlanıyorlar. Onlar yerli futbolcularımızı çalıştıkları diğer 30 küsür ülkede olduğu gibi belli bir futbol ve kişilik birikimine, disipline, yaptıkları işe saygıya sahip sanıyorlar ama çok yanılıyorlar.

    Biz insanımızı ve dolayısıyla futbolcumuzu eğitebildiğimiz gün, kendimiz saygının, disiplinin, çok çalışmanın ne demek olduğunu öğrendiğimiz gün değil yabancı hoca ile hocasız bile belli bir seviyede başarı elde edebileceğiz.

    O gün geldiğinde işte o zaman yerli hocalarımız mı daha iyi yabancı hocalar mı daha iyi tartışması yapmayacağız umarım. Sadece x hoca y hocadan daha iyi mi değilmi gibi sorular ön plana çıkıcak ve bu yerli - yabancı ırkçılığından kurtulabileceğiz umarım.

    YanıtlaSil
  2. Cımbızla çektiğim, yazının çıkış noktası; "İyilerden faydalanamıyoruz, en iyileri de getiremiyoruz; o zaman...." idi. Bu yazının aslında "İSPANYOLLARI YENDİK" başlıklı bir yazıdan sonra Tugay'ın ani durumuyla önce yayınlanma durumu var. Dahası bu yazıdan sonraki yazımda, şu yukarıdakilerin tam tersini savunuyormuşum gibi görünecek ama değil.

    Anlatayım; eğitimimiz ve altyapı disiplinimiz kötü demek isterdim ama yok. Yani hiç yok, sıfır. Burada yabancı hocalar için bunun dezavantaj olduğu gerçek.

    Yalnız ana konu ırkçılık değil, pozitif ayrımcılık ve gerçekçilik.

    Kaldı ki Van Gaal familyasının ülkemde cirit atmasını da canı gönülden isterim. Ama, fakat, lakin Van Gaal'in futbolu bilmediği, defansta bilmem kimi oynattığı, kaçıncı dakikada falancayı neden almadığı, tenekelerini bağlayıp 1 senede adamı göndereceğiz.

    Daha iyi tartışması da değil. Löw ile Aykut'u kıyasa koymak futbola ayıp olur. Ancak ortada bir sonuç var. Veriler, sonuçlar yerlilerin yabancılardan daha başarılı olduğunu söylüyor.

    Bahsettiğin kıyası bir de şu yönden düşün bence; Yerli hocalarla yabancı hocalar arasındaki ücret farkı birey başına en az 2 milyon. 10000 dolar alan Cevat Güler hocayı bu teraziye koymuyorum bile. O kocaman farkta bizim disiplinsiz ve eğitimsiz futbolcuların tazminatı olsun. Bu arada yabancı hocaya verilen değer ve güven farkı da müesseseden.

    YanıtlaSil
  3. E biz pozitif ayrımcılığı bile düzgün yapamıyoruz ki..

    Yabancı hoca gelir ilk 2 ay havayla bir şeyler yapar, yere göğe sığdıramayız, sonraki 3-4 ay bocalar hiç bir Türk hocasına verilmeyen krediyi veririz, ama 2 ay daha geçer sonra ilk tökezlemesinde sırtına hançeri geçiririz. Çünkü bizim için değeri kalmamıştır, gelmiştir 3-5 ay görece başarılı olmuştur sonrasında haber değeri bitmiştir, tek istediğimiz olaylı bir şekilde gitmesi ve gazete sattırmasıdır.

    E yerlilere yapılana bak. Aykut Hoca 2 ay önce futboldan anlamıyordu şimdi Mourinho'ya dizmedikleri methiyeleri diziyorlar Aykut Hocaya. Ben anlamıyorum bu işi..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...