Yaklaşık 1 yıl önce, Valeriy Lobanovski stadında Dinamo Kiev,
Beşiktaş karşısında 7 net gol pozisyonuna girmişti. Bunların 3’ü altı pas
üzerindendi, 1 top da direkten dönmüştü. Beşiktaş’ın kaleye 2 şutu vardı.
Dinamo Kiev kazanmıştı.
Dün akşam Valeriy Lobanovski stadında Dinamo Kiev, Beşiktaş
karşısında 7 net gol pozisyonuna girdi. Bunların 3’ü altı pas üzerindendi, 1
top da direkten döndü. Beşiktaş’ın kaleye 2 şutu vardı. Dinamo Kiev kazandı.
Rahmetli dedem akşam yemeğinden sonra çayını önüne beni
kucağına alır ve “Az gitmiş, uz gitmiş
dere tepe düz gitmiş, bir de dönmüş bakmış ki, bir arpa boyu yol gitmiş”
derdi.
Masala böyle başlardı.
O masallar bana gerçekmiş
gibi gelirdi. O kadar yol yürüyüp, bir arpa boyu ilerleme olabileceğine
inanırdım.
Oysa ki gerçek hayat
farklı. Bilimsel kanunların emrettiği olur illâ ki.
Mesela fizik bilimi der ki;
hareket yoksa yapılan iş 0(sıfır)dır
Ekonomi bilimi der ki;
yapılan iş 0(sıfır)sa, gelir/gider 0(sıfır)dır.
Valeriy Lobanovski stadında
geçen seneki Beşiktaş ile bu seneki Beşiktaş aynı. Bir kıpırdanma yok. Öte
yandan bu süre zarfında Beşiktaş 120 milyon TL zarar açıkladı.
Beşiktaş’ın bir arpa boyu
yol almak için 120 milyon TL zarar etmesini Stephen Hawking açıklasın. Bütçede
karadelik olduğunu düşünüyorum.
Tabii Beşiktaş’ın bu sefer 3 gol daha az yemesini bir
ilerleme olarak önümüze sunanlar olabilir. O zaman bizim bakkal, 1 senede 1 gol
daha az yemenin 40 milyon TL’ye mal olacağını hesaplar, hesap makinesini çevirir
önünüze koyar.
Kiev karşısında bir futbol göremediğimiz için Beşiktaş’ın
nasıl oynadığına dair yazacak kelimelerimiz güdük kalıyor.
Biz de saha dışına bakıyoruz.
Geçtiğimiz hafta; borçlar, Mendes ve yönetim ile ilgili
“kaygıları” olan her Beşiktaşlı’nın davet edildiği bir organizasyon düzenlendi.
Hani statta protesto edince takımın ahengi bozuluyor, takımı kötü etkiliyordu
ya, arkadaşlarımız da takıma zarar vermemek için stadın dışında toplanmayı akıl
etmişlerdi. 357 milyonluk borcu, Jorge Mendes’in kulüple olan ilişkisini
sorguluyorlar, gidişatı protesto ediyorlardı.
Yaklaşık 150 kişi toplanabildi sanırım.
Bu 150 asi ruh, yağmurun altında soğukta “kendimden önce
Beşiktaş” duygusuyla ısınıyorlar ve Beşiktaş’ın ruhunu yavaş yavaş boğan kötü
ruhları yakmak istiyorlardı.
Maçka Park’ındaki romantik isyanın sebebi siyah-beyazlı
takımın aldığı sonuçlar değil, kulübün Demirören ailesine bağımlı hale getirilmesiydi.
Fakat nüfusları ve Beşiktaş medyasından aldığı desteğe
bakarsak, Beşiktaşlılar’ın çoğu onlarla aynı fikirde değil. 2 senedir
(Denizlispor maçından sonra) yönetim aleyhine statta çıt çıkmıyor. Beşiktaş
medyasının hatr-ı sayılır, taraftarı avcunda tutan isimlerinin çoğu da harıl
harıl şiir yazmakla, Beşiktaş’ın ne kadar ağır bir taş olduğunu tartmakla meşguller.
Demek ki herkes durumdan memnun. Asi olmayı gerektirecek
koşullar mevcut değil. Olsaydı o protesto onbinlerce katılımcıyla devam ederdi.
Vaktinde Süleyman Seba kulübü batma noktasına getirdiğinde müdahale edilmişti.
Demek ki Beşiktaş dünya kulübü olma yolunda sert ve emin
adımlarla yola devam ediyor. Alınan kötü sonuçlar neticesinde Carvalhal yakın
zamanda kovulur, 8. yıldaki 9. hoca tüm yaralara merhem olur. Yıldız takviyesi
de yapılır (Elbette bu Mendes takviyeli olur) arada bir de dış basında en
muhteşem taraftarın Beşiktaş olduğu vurgusu yapılır ve herkes mutlu olur.
150 çatlak ses, dünya kulübü olma yolundaki Beşiktaş’ı durduramaz.
Onların anlattıkları masal.
Ama inanasım geliyor bazen.
Dedim ya;
Masallar bana bu yaşımda bile gerçekmiş gibi gelir hala...
Beşiktaş'ın yaşadıkları bir masal gibi zira...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder