Geçtiğimiz
sezonun 24. haftasında Ankaragücü’nün başına Mesut Bakkal geçmiş ve ilk maçını
Ziya Doğan’ın Konyaspor’u ile oynamıştı. Konya deplasmanında 2-0 kazanan Ankaragücü,
o tarihten itibaren ligin en çok gol atan 2. takımı olmuştu.
Sezon
başında hücümsever Mesut Bakkal görevi bırakınca yerine hücumsavar Ziya Doğan’ı
uygun gören Ankaragücü kurmayları lige mağlup başlamış oldular böylece. 3 ay
boyunca gol atmaya alışmış bir takımı, ilk felsefesi rakibi bozmak olan bir
hocaya devredince, doğal olarak takım bozuldu. Üzerine Sapara’nın şefliği,
Vittek’in bitiriciliği Ankara’yı terk-i diyar eyleyince zaten kadro sıkıntısı
çeken Doğan’ın alternatifleri de kısıtlandı. Elindeki tek gol tetiği geçtiğimiz
sezonun Bank Asya mucizesi Mersin İdman Yurdu’nun sol açığı Tonia Tisdell’i
Gökhan Zan’ın üzerine sürmekten başka çözüm de yoktu. Raynoch-Hürriyet ile
Galatasaray orta sahasına çomak sokmak isterken, 20 dakikada skor 2-0 olunca çomaklar
70 dakika işsiz ve atıl kalıyor haliyle.
2000
ruhuna beden bulmaya çalışan Fatih Terim, Okan-Emre-Suat zırhını, Melo-Engin-Selçuk’a
teslim etti. Selçuk İnan şu haliyle Galatasaray’ın beyni. Sağındaki Melo, daha
sağındaki Sabri (ya da Eboue) ile Okan-Ümit efektini de yakalamış durumda. Felipe
Melo %86 isabetli pasla ligin en zarif pitbullu zaten. Engin Baytar’ın (umarız
sadece futbol anlamında) Emreleşmesi tamamlandığında işlerin yolunda gitmesi
için bu sefer bir Hagi’ye ihtiyaç olmayacak.
Engin
Baytar’ın kendini / kafasını vermesi, Galatasaray’ın pozisyon bulma frekansını
arttırdığı gibi, Riera ve Kazım’ın savunmaya (en azından alan savunmasına)
daha fazla vakit ayırmasına neden oluyor. Bunun örneğini hafta içinde Stoke
City karşısındaki Beşiktaş’ta görmüştük. Necip-Fernandes’in konsantrasyonu ve
orta sahaya hakimiyeti Quaresma ve Simao’nun daha etkili savunma yapmasına neden
olmuştu.
Kenar
forvetlerin savunma iştahı beklerin performansını arttırır. Hakan Balta’nın ve
Sabri Sarıoğlu’nun toplam top çalma oranının (7) tüm takımın neredeyse yarısı
(16) olması bu etkinliğin sayısal ifadesi.
Fatih
Terim; “Milli Takım-Galatasaray-Milan-Galatasaray-Milli Takım” ile kariyerinde
ters parabolik bir trende sahip. Şimdi yine Galatasaray ile fiziken yeniden
çıkışa geçti. Ancak bundan da önemlisi ruhen çıkışa geçmiş olması. Terim kendi
kendisiyle rekabet halinde. 3. Terim’in, 1. Terim’den daha başarılı olmasını
istiyor. 1.Terim’in gölgesinden çıkmak ve aynı zamanda 1. Terim’i de Hagi’nin
gölgesinden çıkarmak istiyor.
Bu
nedenle Galatasaray’da mentalite anlamında bir 10 numara yok. Bu nedenle 10
numaranın sahibi Felipe, -bir önceki dönemin aksine- koşan, ısıran bir Felipe.
Terim’in
kafasında tek bir şey var. Ne olacaksa –iyi ya da kötü- bu kez Hagi’siz olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder