Ömer Üründül’e Allah uzun ömürler
versin, futbol hakikaten enteresan. Geçen sezon çektirip gitmesi koro halinde
kendisine tebliğ edilen Holosko alkışlarla (mesih olması umulurak) oyuna
girerken, aynı sezon omuzlarda getirilen (mesih olması umulan) Guti ıslıklarla
oyundan çıkıyordu.
“Ev alma Fernandes al” da ıslıklanıyordu. Atletico Madrid’in
kaptanı da.
Seyircinin bu durumu mu daha enteresan, yoksa bu kadar
yıldızın sahayı bir ampul kadar bile aydınlatamaması mı, bilemem.
Ancak;
Halayla, türkülerle karşılanan
onca oyuncu dururken; Rico Paşa’ya uçan tekme atan Fenerbahçeli Mehmet Aurelio,
Beşiktaş soyunma odasına parmak sallayan Bursasporlu Egemen Korkmaz ve vaka-i terlik olayının yardımcı aktörü
İbrahim Toraman’dan başka Beşiktaş’a kalp masajı yapan oyuncu olmamasının
enteresan olduğunu biliyorum.
Bir takımın tüm maçı hiç
pres yapmadan tamamlaması yeterince ilginçken, üzerine 2 sakat vermesinin daha
ilginç olduğunu biliyorum.
Seba’ya yürümekten nasır tutmuş ayakların, Demirören’e karşı
yaşadığı akıl tutulmasının enteresanlığına acıyarak bakan “eski”
Beşiktaşlıların olduğunu biliyorum. Üzülüyor Metin-Ali-Feyyazlılar.
Yahut galiba sadece enteresan olan Beşiktaş. Teleskobumuzu dünya
kulübü Beşiktaş’ın yıldızlarından Türkiye dağı Erciyes’in eteklerine
çevirdiğimizde bir total futbol zerafeti görüyoruz.
Kayserispor yönetiminin ticari zekasının ve 5 yıllık planlı
bir çalışmasının ayak seslerini duyuyoruz.
Şota Arveladze, 2 yıl boyunca yanında
not defteri tuttuğu Luis Van Gaal’in hayır duasını alıp Kayseri’ye geldi. Dolayısıyla
Şota’yı (ve Kayserispor’u) anlamak için Van Gaal’i anlamak lazım.
Futbol kariyeri olmayan her teknik
direktör gibi (Mourinho, Villas-Boas…vs.) Van Gaal de futbolun bilimsel yanına
kafasını yorup, taktiksel açıdan ustalaşmış bir hocadır. Antremanlarda futbol
sahasını 32 kareye böler ve top hangi karedeyken hangi oyuncunun nasıl
davranması gerektiğini tek tek anlatır. Oyuncularının kıvrak bilekli makinelerden
fazlası olduklarını anlamalarını ister.
Ambarat’ın, Furkan Özçal’ın, Riveros’un,
Hasan Ali’nin etkinliğinin temeli budur. Dün akşam en çok driblingi (5) Ambarat
yaptı. En çok isabetli pası (42) Hasan Ali verdi. En çok Riveros (6) top çaldı.
En çok gol pozisyonuna Furkan girdi ve golünü de attı.
Öne geçtikten sonra, zamana ve
futbola tecavüz etmediler. Beşiktaş’a gol şansı vermemek için futbol oynamayı
tercih ettiler. Cruijff “Top bendeyken
sen gol atamazsın” demişti, Kayserisporlular’ın çalıştığı ders kitabında da
bu cümle yazıyordu muhakkak. Bir ara %60’lara varan topa sahip olma oranı
sahanın 32 karesinde de ne yaptığını bilen bir ustanın matematiğiydi.
Mağlup da olabilirler, galip de
gelebilirler ama kafalarını kullanmaya devam ettikçe, sadece ayaklardan ibaret
olanları yenmeye devam edecekler.
Sistemin / bilimin, salt yeteneği
yenebildiği binlerce örnekten birini izledik.
Futbol enteresan ama Kayserispor olağan.
Yakup Sabri İNANKUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder