17 Şubat 2011 Perşembe

GALATASARAY’IN YENİ HOCASI HAYIRLI OLSUN!


Bir adamın rüyası, diğerinin kâbusudur. Nihayetinde organik temelliyiz. Rekabet genlerimizde var. En sosyalistimiz bile en başında milyonlarca kardeşini geride bırakmıştır, yaşama hakkı için…

Bir koltuk; üzerinde sağlam oturan birini taşıyorsa, onu arzulayan başkası için kâbustur. Ne vakit üzerindeki kamburlaşmaya, tutunamamaya başlar, o zaman kâbuslar taraf değiştirir.

Hagi’nin, sadece protestoları kısa vadede önlemek, taraftarı susturmak için göreve getirildiğini, Hagi de, oyuncular da, taraftar da, krizde olan Rumen ekonomisi de biliyor. Böyle bir ortamda geleceğe yönelik hiçbir proje ya da plan olmaz, hedef de olmaz (hoş, normal şartlarda da yok). Hedef olmayınca koltuk sahibi koltuğun kenarlarını iki eliyle tutmaya başlar. Bu, ya kalkmamak için sıkı sıkıya yapışmak, ya da kenarlardan güç alıp, hızlıca kalkıp gitmek içindir. Hagi’nin ikinci durumu yapacağını sanıyorum.

Bundan sonra Galatasaray yönetimi; önce Mustafa Denizli ile görüşecek, hayır yanıtı alacağını bile bile…

Sonra Fatih Terimle anlaşamayacaklar…

Ve bu iş Daumla son bulacak.

Siz benim gelecek zamanlı fiilerime bakmayın, “tahminlerim” büyük ihtimal güzel Türkçemizin di’li geçmiş zaman örneklerinden oldu bile…

Artık geriye klişe…(klişe de değil, klişe biraz sevimli kaçıyor…bayat diyelim biz) bayat Daum tanımlamalı basın toplantısı kaldı bir tek; açılış cümlesi “Türkiye’yi tanıyan…” olanından…

Zaten en büyük sorun bu! Daum’un Türkiye’yi tanıması! Adam bu ülkede uzun vadeli hiçbir iş olmayacağını biliyor. Güzellik, zerafet, plan, program yerine her yolun mübah olduğunu da biliyor. Şampiyon olduktan sonra nasıl olduğunun önemli olmadığını da biliyor. Daha da ilginci; Galatasaray’dan ayrıldıktan sonra Trabzonspor’un, Bursaspor’un kriz dönemlerinde de adının ilk sırada olacağını biliyor. Bol tazminatlı milyonluk sözleşmelerin önüne geleceğini de biliyor…

Çünkü Türkiye’yi tanıyor.

Galatasaraylılar ilginç Brezilyalı ve/veya yaşlı Alman transferleriyle sezona umutlu girecek. Köşe vuruşlarında ön direkte duran stoperin arkaya aşırtmasını, arka direğe hareketlenen Brezilyalı stoperin kafa golünü bekleyecekler.

Zaten 5 senedir Avrupa Fatihi lakabını ceviz sandığa kapamışlardı, “erken” elenmeyi umursamayacaklar. Derbi maçlarda yarım forvetle “dahiyane” bir sonuç bekleyecekler. Rakiplerin sürpriz puan kayıpları (Samsun, Antep, Antalya) sonucu şampiyon olacaklar.

Ancak Türkiye’nin garp penceresi Galatasaray 1 adım ilerleyemeyecek.

Bir sonraki sezon Atatürk Havaalanında kimsenin vedalaşmayacağı Daum, 7 haneli “çalışmama” parasını çoktan almışken, asıl koltuk sahipleri pembe düşlerle geriye yaslanmaya devam edecekler. Bu durumda kâbuslar, taraftara kalacak…

“Ben demiştim demeyi sevmem” diyenleri sevmem. Samimiyetsizdir bu. Haklı çıkmak her insanın hoşuna gider. Bunun takdir edilmesi, en azından hakkının verilmesi keza aynı şekilde bıyık altına gülümsemeyi yerleştirir.

Daha önce söylemiştim (http://olefutbol.blogspot.com/2010/09/i-will-be-back.html), yine söylüyorum; Temmuz 2011 itibariyle; Galatasaray’ın yeni teknik direktörü Christoph Daum, ülkemizin yeni spor bakanı Hakan Şükür hayırlı olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...