4 Mart 2012 Pazar

Beşiktaş’ı Bu Karlı Havalar Mahvetti




Türkiye'deki diğer 4-3-3 oynayan (yani her takım) Trabzonspor'un hücum 4'lüsünü incelesin. Sürekli bir devinim halindeler. Durağan tek oyuncu yok. Top Trabzonspor’un ayağına geçtiği andan itibaren kenar forvetler rakip stoper ile bek arasına sızıyor. Bu pusudan takriben 1 saniye önce, merkez forvet geriye, orta sahaya kayarak, kendisine markaj yapmakta olan stoperi öne çekiyor. Bu esnada bekler kenar forvetlerin yerini çoktan doldurduğu için, orta sahada (2 merkez orta saha oyuncusu dahil) tam 5 oyuncu birkiyor. Kuru bir kalabalık değil bu. Bir amacı var bu topluluğun. Ana düşünce; bu kadar kaygan bir yapıya ayak uydurmaya çalışan rakip savunmanın dengesini bozmak. Rakip savunma Trabzon’un istediği kalıba girmeye başlarken ayağa 4-5  pas yaparak ortaya çıkan dengesizliğin iyice oturmasını sağlıyorlar. Kibarca; uyutuyorlar.

Şablon oturduğu anda rakip savunmada oluşan geniş kırlarda başta Burak Yılmaz olmak üzere özgürce cirit atmaya başlıyor Trabzon hücum oyuncuları. Bir anda! Olabildiğince çabuk ve sinsi. Araya atılan derin toplarla da sonuca gidiyor Bordo Mavililer.

Teknik direktörler ellerinde sihirli değnek olmadığını vurgularlar sıkça. Şenol Güneş’in büyüsü nedir peki? Yukarıda açıklamaya çalıştığım onca hengâmeyi İstanbul’dan dökülenlerle yapıyor Şenol Hoca. Burak ile Serkan ile Olcan ile…

Ayrıca açıkça belli oldu ki, Volkan Şen, Şenol Güneş'in yeni Anka Kuşu olacak.


    Trabzonspor Hücum Şablonu                               Beşiktaş Savunma Şablonu




















(Açıkça görüldüğü üzere Olcan ve Volkan demarke pozisyonda kalıyorlar. Hücum geliştikçe Burak da süratiyle onlara katılıyor.)


Carvalhal, sakatlıklar sonucu İsviçre peyniri gibi delik deşik olan takımında elindekilerle olabilecek en dengeli kadroyu kurmaya çalışmıştı. Serkan Balcı’nın bindirmelerini Ekrem Dağ ile kesmek ve Trabzon’un en zayıf olduğu yeri, Celutska’nın bölgesini Quaresma matkabıyla delmek düşüncesindeydi. Geçtiğimiz hafta TT Arena’da da aynı düşünceyle oynatmıştı takımını ve başabaş oynayan Beşiktaş dramatik bir biçimde mağlup olmuştu. Buraya kadar bir yanlışlık yok. Yanlışlık Beşiktaş’ın “yeni” zihniyetinde bolca mevcut.

Bir teknik direktör devamlılığı olan bir oyuncuyu, anlık patlamaları bolca olan bir yıldıza tercih eder. Savaş Sanatı adlı eşşiz yapıtta ünlü komutan Sun Tzu şöyle buyurur: “Mağlup komutan önce savaş alanına ordusunu sürüp sonra galibiyet ararken, muzaffer komutan önce galibiyeti arar sonra ordusunu savaş alanına sürer”

Sahaya hiç kimse deli fişek bir belirsizlikle çıkmak istemez.

Güvendiğiniz dağlar sürekli sisli olunca karlı olup olmadığını görmeniz maalesef mümkün değil. Kendinizi kaderin çarkına bırakmak ve lehinize dönüşünü sadece “ummak” zorundasınız. Carlos Hoca’nın öngöremediği önemli nokta, güvendiği dağların hava durumu. Kafaları ne zaman eserse o zaman oynayan oyuncuların çokluğu Beşiktaş futbol takımının öncelikli sorunu.

Ne güzel demiş büyük Ernst; "Beşiktaş mücadeledir". Beşiktaş'ın anlamını bilmeyen yıldızları çoğu zaman en fazla ampül kadar aydınlatıyorlar sahayı. Attıkları golleri ve/veya asistleri tartıya koyabilirken, takım savunmasındaki uyumsuzluklarının, hücumdaki bencilliklerinin ya da tembelliklerinin kaç gole (hatta mağlubiyete) sebebiyet verdiğini ölçemiyoruz maalesef. Ölçemediğimiz için de adilane bir mahkeme kuramıyoruz futbol kamuoyu önünde.

Volkan-Olcan-Burak sıradağlarının onlardan 5 katı daha büyük olan Quaresma-Simao-Almeida kadar karlı olmadığını görebiliyoruz yine de. Tabeladaki “güneş” ışığı gözümüzü kamaştırıyor zira.


Yakup Sabri İNANKUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...