İnsanın doğduğu yerdir Afrika. İlk evi.
Bu yüzden de ilk terkettiği yerdir.
Doğduğu değil; doyduğu toprakları memleket yapmış insan doymayanları geride bırakarak. Doydukça güçlenmiş, güçlendikçe acıkmış. Hortumunu anavatanın damarlarına atmış, emdikçe doymuş, doydukça güçlenmiş. Emdiği sütün çiğliğinden olsa gerek rengi de açılınca, kendini farklı görmüş, üstün görmüş. Halbuki üstte olmasının sebebi, vicdanının olması gerektiği yerde; kalbinde değil, ayaklarının altında olmasıymış. Şimarık, sorumsuz, uyumsuz, ruhsuz bir evlat olarak baba ocağını sömürmekten yorulmamış.
Somali’de 3.7 milyon insan açlık krizinde, 3.2 milyon insan acil hayat kurtarma desteğine muhtaç.
Sonra diyorlar ki bana; “Futbolun içinde şike, şaibe ne ararsan var. Her türlü dalavere dönüyor. Soğumadın mı? Nasıl zevk alabiliyorsun? Takip etmekten vazgeçmeyecek misin?”
Doğru.
Futbol kokuşmuş, adaletsizlikle dolu, hatta sahte.
Ama hayatın kendisinden daha fazla değil.
Daha adaletsiz, daha kokuşmuş, daha yavşak, daha ikiyüzlü bir hayatın içindeyiz. Buna rağmen vazgeçmiyoruz. Yaşamaya, tutunmaya devam ediyoruz. Keyif almaya çalışıyoruz.
Bu yüzden, hergün içimizde biriktirdiklerimizi Mesut Özil hakeme kustuğunda sırıtıyoruz.
Kendimizi kaybolmuş hissetiğimiz anlarda doğru zamanda, doğru yerde, doğru hareketi yapan Villa bize umut veriyor.
Herşey yanlışken, denemelerimiz sonuç vermezken, bir türlü olamıyorken, Messi’yi görüyoruz, mucizelere inanıyoruz.
Efendi olmayı, kaybeden olmakla eşitlemek için elinden geleni yapan sistemin içinde Xabi Alonso’nun ellerini havada, gülümsemesini yüzünde görünce aslında kazanan olduğumuzu hatırlıyoruz.
Hayatın yaşamaya değer olduğunu farkediyoruz.
*****
Maç bittiğinde 3 gündür olduğu gibi, çıktım balkona ellerimi başımın arkasına yastık yaptım. Perseid meteor yağmurları şiddetini kaybetmiş çiseliyordu. 1 saatte 3 ya da 4 meteor. Dünyaya aşık olmalıydı bu meteorlar. O kadar uzaktan koşa koşa geliyorlar, kavuşunca da yanıp tükeniyorlardı. Somali’dekiler de görüyordu bunu, Madrid’dekiler de...
Onların ölümlerini dileklerimle onurlandırdım. Ülkeme, Afrika’ya, kendime, aileme, Beşiktaş’a, arkadaşlarıma yetecek kadar dilek düştü. Uykuya dalarken aklımda ne açlık, ne adaletsizlik, ne kötülük vardı.
Önümüzdeki hafta Cam Nou’daki rövanş ne keyifli olacaktı!
Yakup Sabri İNANKUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder