3 saat önce artık klasikleşen ani Beşiktaş transferi haberiyle Edu ismi dönmeye başladı sosyal medyada. Kimi burun kıvırdı. Ciddi bir kesim de kıvrılan burunlara burun kıvırdı ki benim takıldığım nokta bu oldu.
Edu hakkında korumacı bir Celali isyanı başladı. Bir anda taktiksel iknalar, metaforlar yağmaya başladı. Futbolun taktiksel ve sistemsel kısmını çok iyi kavrayan arkadaşlar var. Güzel açıklıyor, iyi anlatıyorlar. İşin o kısmında onlara ekleyeceğim bir şey yok.
Ancak atlanan / görmezden gelinen nokta Beşiktaş için tehlike arz ediyor.
Futbol sadece iyi oyuncuların biraraya gelmesiyle sonuç vermez. Takım uyumu en önemli motivasyondur. Kalabalık içinde uyum yakalamak zor olduğu gibi, fırsat eşitsizliği mevcut uyumu da bozar.
Kendinizi Akyüz, Kavlak ya da Kaplan olarak düşünün. Bu takıma alternatif olarak geldiniz. Ana motivasyon kaynağınız şans bulduğunuz az zamanlarda çok ve büyük işler yapıp Beşiktaş’ı kurtarmak.
Bir gün önünüzdeki sakatlanıyor ve sıra size geliyor!
Pat önünüze birini daha koyuyorlar. Bu durum rekabeti değil “ne yaparsam yapayım” psikolojisini getirir. Türkçe adı “çaresizlik”tir. Oluşan motivasyon kaybının da tedavisi zordur.
Askeri ifadeli “Onlar profesyonel, para alıyorlar, hazır olmalılar!” düşüncesi çözüm değil maalesef. Türkiye’de hangi altyapı çocuklara mental eğitim veriyor? Hangi takımda çocuklara iyi ayak içi pas vermenin dışında kafa olarak futbolu yaşamaya hazırlıyorlar? Hoş, iyi ayak içi pas vermeyi de pek öğretmiyorlar ya.
Dolayısıyla dilediğiniz kadar, Edu’ya olan inancınızı ya da Edu’nun taktiksel doğruluğunu analiz edebilirsiniz. Maalesef taktik, psikolojiye çoğunlukla mağlup olmuştur.
Yine de Beşiktaş için bundan daha tehlikeli bir durum var. Bu transferleri kim istiyor? Taraftarın bir talebi yok. Hoca mı? Yönetim mi? Taktiksel anlamda Beşiktaş’ın hangi açığını kapatacaklar? Julio Alves, Cumali Bişi’den daha mı efdâldır? 20 yaşında Portekizli’nin yetişmesi, 18 yaşında altyapının çocuğu Cumali’nin yetişmesinden daha mı büyük kazançtır?
Julio Alves ismini ilk kez dün duydum. Genç bir kardeşimiz, hoş geldi.
Oyuncuyla ilgili reklamda yazan “agresif, mücadeleci bir genç yetenek” olduğuydu. Başlık buna benzer birşeydi tam hatırlamıyorum. Metin kısmında ise Bizans kal’alarına sefer düzenleyen akıncılardan bahsediyordu sanki. Videolarını izledim. Sonra daha fazla video buldum onları da izledim. Taban giriyor, çift dalıyor genelde. Oyuncuyu yerdiğimi sanmayın lütfen. Kasaplar ligi için belki yumuşak bile kalır. Sadece gördüğümü anlatıyorum, ilk intibam bu oldu.
Burada tehlikeli olan ise alttan bir “Pascal Nouma” havası verilmesiydi. Beşiktaşlı’nın Nouma sevgisini kullanarak, kendilerinin bile fikir sahibi olmadığı bir oyuncu için sahte bir etiket yapıştırmak ne kadar yararlı bilemiyorum. Gördüğüm tek yarar reyting bazlı. Her çift dalan da Nouma değil ki! Kaldı ki Nouma çift dalmazdı . O agresifti, mücadeleciydi. Tabanla girmek farklı, yenilgiyi kabul edememenin hırsıyla topa, rakibe sert “oynamak” farklı. Eğer fark görmüyorsak geçtiğimiz sezon Guti’yi 3 hafta hastahaneye yollayan Egemen’e neden Nouma damgası yapıştırmadık?
Beşiktaşlı’nın, kalbindeki en güzel isimlerle sömürülmesi Beşiktaşlılığa aykırı ilk önce. Hele de (her seferinde) o efsanelere yukarıdaki sorulara toprak atan cenaze levazımatçısı görevi yapıştırılması, saygısızlık aynı zamanda.
O soruları tekrarlayayım öyleyse.
Bu transferleri kim istiyor? Taraftar mı? Hoca mı? Yönetim mi? Taktiksel anlamda Beşiktaş’ın hangi açığını kapatacaklar? Edu Pektemek’ten, Julio Alves Cumali Bişi’den daha mı efdâldır?
Yeni bir soru da ekleyeyim.
Bu transferlerin komisyonları hep aynı yere mi gidiyor?
Beşiktaşlı’nın oyuncusunu korumasını anlıyorum ve buna saygı duyuyorum. Ancak burada bir çok soru işareti ve ünlemi silip yerine nokta koymamız gereken açıklamalar var. Bunları yapacak olan da sadece Beşiktaşlılar.
Oyuncular umarım Beşiktaş’a hayırlı olur.
Yakup Sabri İNANKUR