Turnuvanın en zayıf takımıydılar. İlk
maçta ev sahibiyle oynuyorlardı, stoperleri sakatlanıp turnuvayı kapattı. Tanrı
onların yanında değildi, hakemin de öyle olmaya niyeti yoktu. Diğer stoperi de
o çıkardı. Devre bitmeden gol yediler. Birçoklarımız turnuvanın orada Yunanistan
için bittiğine hükmetmişti bile. Onlar işi bırakmadılar. Gol attılar, galibiyete
11 metre yaklaştılar, gümrükte Szczesny’e takıldılar.
Grubu lider bitirecek takıma karşı
2-0 geriye düştüler. Hakem yine onların yanında değildi. 2 gol atmışlardı 1’i
geçerli oldu.
Grubun favorisi, şampiyonanın gizli
favorisi, Rusya önüne çıktıklarında herkes Dzagoev’den, Arshavin’den, Kerzhakov’dan
bahsediyordu. Handikaplı bahisler havalarda uçuyordu. Karagounis tüm kuponları
yırttı.
Almanya’nın önüne geldiklerinde
ağzımızda antifutbol, kısır bir anlayış, sıkıcı bir yapı ve bolca mücadelenin
tadını bırakmışlardı. Ellerindeki buydu yapabilecekleri en tatlı helva da bu
kadar olabilirdi.
Davut ile Calut’un savaşıydı, ama
Calut’un atacak taşı dahi yoktu. Yunanistan’daki taşlar atılacak türden değildi
zaten. Turnuvaya güzel, çok güzel bir hatıra bıraktılar.
Yakup Sabri İNANKUR
dünkü maçı gördükten sonra yunnaistan maçından kıllanmadım desen yaalan olur. Bişiler olabilirmi. Sevmiyorum böyle şeyleri ama dünkü ilk dakikalardan itibaren oynanan oyunu görünce bilinçaltım hemen bu soruyu sormaya başladı bana.
YanıtlaSil