Vakti zamanında Tümer Metin, Beşiktaşlı’nın hala Nouma diye bağırmasına bir anlam veremediğini söylemişti televizyonda. 4 hafta önce Bilica’nın sondajına yaptığımız göndermeler de ise FB’li dostlarımız “duruş duruş dersiniz, Nouma diye bağırırsınız ama” diyerek tombalaya gönderme yapmışlardı. En son Serdar Özkan ağzını Nouma’dan açınca, artık bu konu hakkında iki kelam etmek farz oldu.
Beşiktaşlı Nouma diye bağırır.
Çünkü Nouma isyandır. Sarı Fırtına’yı ceza sahasında biçen Göteborglu oyuncuya hakemin tepkisiz kalmasından sonra Metin’in kalkıp indirmediği tokadın Danny Mills’ın suratında patlamasıdır Nouma. Terbiyesizliğin en zirvesindeki küfürleri yemesine rağmen efendiliğinden taviz vermeyip futbolunu oynayan Atom Karınca’nın, rakibine dönüp “bu golü hazmettiniz mi” diye yedirmesidir Nouma. Frikiği smaçla kesilen Sergen’in “o el oraya değil ama buraya gider” demesidir, evet, tombala yapmasıdır Nouma.
Her sene ruhsuzluktan yakınıp tonla parayla ve tehditle “Ben Beşiktaşlıyım” diyenleri satın alıp ruh arayanlara, “Beni İnönü’ye gömün” demektir Nouma.
Milyon avrolarla transfer olan gol kaçırma rekortmenin ve şampiyonluğu kaçıran şovenist seyircisinin gözyaşlarına, “Burası İnönü, benim evim” diye kalpyaşı akıtmaktır Nouma.
Ben Beşiktaşlıyım diyip de ezeli rakibinin fiyakalı teklifine koşa koşa gitmek değil, “Ben o takımın formasını giyersem o zaman ölürüm” demektir Nouma.
Elinde purosuyla görülüp sahada yürümek değil, hepimizi diskoya götürüp sahada yüreğini koymaktır Nouma.
Omzu çıkmak değil, sete çıkmaktır Nouma.
Nouma tüm Beşiktaşlılığın, efendiliğin, vakurluğun, şerefli ikinciliklerin, saygının, terbiyenin, en yaramaz çocuğudur.
Ve O’nun agresifliği oyunadır, skoradır, sahayadır. Bu yüzden rakipler de sevmiştir Nouma’yı.
Asla rakibinin ekmek parasına kastedip onun futbol hayatını bitirmeye kalkışmamış, korkudan tavuk gibi sağı solu eşelememiş ve asla çirkeflikle anılmamıştır Nouma
Hala anlamadınız mı neden Nouma?
Nouma, Beşiktaşlılık Duruşu’nu “anlayamamış” herkese vuruştur.
Yakup Sabri İNANKUR
Not: Bu yazıyı geçen sene bu vakitler yazmıştım. Bursaspor-Beşiktaş maçına TFF'nin alacağı karardan sonra değineceğim. Şimdilik bu yeter, Nihat Doğan'a ayrıca sevgiler.
Beşiktaşlı Nouma diye bağırır.
Çünkü Nouma isyandır. Sarı Fırtına’yı ceza sahasında biçen Göteborglu oyuncuya hakemin tepkisiz kalmasından sonra Metin’in kalkıp indirmediği tokadın Danny Mills’ın suratında patlamasıdır Nouma. Terbiyesizliğin en zirvesindeki küfürleri yemesine rağmen efendiliğinden taviz vermeyip futbolunu oynayan Atom Karınca’nın, rakibine dönüp “bu golü hazmettiniz mi” diye yedirmesidir Nouma. Frikiği smaçla kesilen Sergen’in “o el oraya değil ama buraya gider” demesidir, evet, tombala yapmasıdır Nouma.
Her sene ruhsuzluktan yakınıp tonla parayla ve tehditle “Ben Beşiktaşlıyım” diyenleri satın alıp ruh arayanlara, “Beni İnönü’ye gömün” demektir Nouma.
Milyon avrolarla transfer olan gol kaçırma rekortmenin ve şampiyonluğu kaçıran şovenist seyircisinin gözyaşlarına, “Burası İnönü, benim evim” diye kalpyaşı akıtmaktır Nouma.
Ben Beşiktaşlıyım diyip de ezeli rakibinin fiyakalı teklifine koşa koşa gitmek değil, “Ben o takımın formasını giyersem o zaman ölürüm” demektir Nouma.
Elinde purosuyla görülüp sahada yürümek değil, hepimizi diskoya götürüp sahada yüreğini koymaktır Nouma.
Omzu çıkmak değil, sete çıkmaktır Nouma.
Nouma tüm Beşiktaşlılığın, efendiliğin, vakurluğun, şerefli ikinciliklerin, saygının, terbiyenin, en yaramaz çocuğudur.
Ve O’nun agresifliği oyunadır, skoradır, sahayadır. Bu yüzden rakipler de sevmiştir Nouma’yı.
Asla rakibinin ekmek parasına kastedip onun futbol hayatını bitirmeye kalkışmamış, korkudan tavuk gibi sağı solu eşelememiş ve asla çirkeflikle anılmamıştır Nouma
Hala anlamadınız mı neden Nouma?
Nouma, Beşiktaşlılık Duruşu’nu “anlayamamış” herkese vuruştur.
Yakup Sabri İNANKUR
Not: Bu yazıyı geçen sene bu vakitler yazmıştım. Bursaspor-Beşiktaş maçına TFF'nin alacağı karardan sonra değineceğim. Şimdilik bu yeter, Nihat Doğan'a ayrıca sevgiler.
Artık Nouma denildiği vakit keskin bir çizgi beliriyor benim için. Beşiktaşlı Nouma ve medyanın oyuncağı olmuş Nouma. Şu an ki Nouma'yı sahiplenemiyorum ben ve gittikçe "Kompelalaşan" halini görmek sinirimi bozuyor.
YanıtlaSilDün akşam, Golsüz Eşitlik yazarlarından Murat güzel bir şey söyledi: Adam, dün Leedslileri tokatlarken, bugün Nihat Doğan'ı tokatlıyor. Severiz ama çaptan düşmek bu galiba.
Keşke arada bir gelseydi Türkiye'ye. Geldiği vakit tribünde delirircesine bağırsaydık adını.Keşke Mehmet Ali Erbil, Acun gibi adamların yanında olmasaydı. Keşke Pascal ile ilgili keşkeli cümleler kurmasaydık.
Ege
Öfkelendiğimde susarım. Geçmesini beklerim, bazen günler alır hatta. Ondan sonra bütünü görmeye çalışırım. Öyle değerlendiririm. Kafamdaki konu aslında Bursa'daki olaylardı. TFF'nin kararını beklemeyi uygun gördüm. Kendime sözüm var herşeyden önce; sitede olsun, blogda olsun, her pencereden, her açıdan görebileceğim en geniş manzaraya bakabilmek ve öyle yazmak ki bu da Beşiktaşlılığın gereğidir; adaletli olmak...
YanıtlaSilGeçen sene yazdığım bu yazıyı bu nedenle yayımlamayı uygun buldum. İçimdeki ateşi bir şekilde "simgelemem" gerekiyordu.
Gelelim sevgili Pascal'a.
Genel sorun Beşiktaş'ta hiç birşeyin eskisi gibi olmaması, Nouma da bu genelin içinde bir dal.
Aslında tümevarırsak Nouma'yı alegorilerle Beşiktaş olarak tanımlayabiliriz. Endüstrileşen (bu tanımı sevmiyorum, piyasalaşan diyelim) özünden başka birşeye dönüşen, kendinden uzaklaşan, sevenlerine eski aşkları (hatıra) bırakan...
Biz de -ne yapalım- anılarla konuşuyoruz bazen.
O yüzden Necip'in adını bile ağzımıza almaya kıyamıyoruz ya, nazarımızdan korkuyoruz. Yeni doğmuş bebeği kucağıma alamam ben. Annesini kucağındayken yanına yaklaşırım, izlerim. Yavaş yavaş ve az nefes alırım o bebek kokusunu bitirecemişim gibi. Necip de Beşiktaş kokuyor, mis gibi.
Nouma ise yeni Beşiktaş'ın cafcaflı parfümünden sıkıp çıkıyor evden.