Kolları sıvamış bol taktik anlayışlı, eleştiri soslu bir yazıya hazırlanıyordum ki Porto’nun genç hocası Andre Villas Boas’ın açıklamasındaki tek bir cümlenin tüm paragraflara bedel olduğunu farkettim. Boas “Çok kaliteli oyuncularımızla fark yaratıp maçı kazandık ve iyi bir galibiyet elde ettik.'' demiş ve olayı bitirmiş. Yan top, üst top, depar kulvarı,4-1-3-1-1...v.s bir yere kadar, gerçek şu ki; üst düzey maçlarda alnımız, kaliteli oyuncuların imzalarıyla kırışır, ama sevinçten, ama üzüntüden...
Beşiktaş’ın çok kaliteli oyuncuları kim?
Guti, Quaresma, Sivok, Ferrari ve Nihat.
Neredeler bunlar?
4’ü revirde, 1’ini hala bulamıyoruz.
Futbol nasıl oyundur?
Basit bir oyundur. Korner penaltı noktası üzerindeki oyuncunun kafasına atılır, O da köşeye vurur. Bek uzun top yapar, forvet o uzun topa koşu yapar. Oyun kurucu -ne hızlı ne yumuşak şiddette pas ile- araya oynar forvet buna da koşu yapar.
Peki zor olan nedir?
Kaleci için, bıkmadan usanmadan boşa çıkmaktır. Stoper için, bıkmadan usanmadan önünde sekecek olan topa sekmeden müdahale etmemek ya da sekeceğini anladığında geriye koşuya başlamamaktır. Orta saha için, bıkmadan usanmadan takım arkadaşına pası ses hızı limitlerinde atarak O’nun topu kontrol edememesini sağlamaktır. Forvet için, bıkmadan usanmadan kenardan yapılan 15 adet penaltı noktası üzerine gelen ortaya zinhar kafa vuramamaktır.
Ayrıca ne kadar yıldız oyuncusu varsa hepsinin muhtelif karşılaşmaların 30. dakikasında arka baldırını tuta tuta, boştaki elini kulübeye çevirip işaret parmağı döndürmesi, zordur. Bütün bu adale sakatlıklarına rağmen basın sözcüsü dahi genel cerrahi Profesörü olan bir kulüpte “Hayırdır, antremanda siz ne yapıyorsunuz?” denilmemesi zordur.
Bunları yapmak gerçekten zordur.
Porto basit oyunu ve “çok kaliteli” oyuncularıyla kazanmıştır. Gerçi Porto’nunkiler de kaliteli oyuncudan çok “süper kahraman” klasmanında yarışıyor, bu da ayrı mesele. Edward Norton halt etmiş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder