Neden İtalya'da Grev Var?
Ya da bizde neden yok?
Aslında İtalya'da futbolcuların grev kararı nedeniyle maçların oynanmaması daha önce sadece bir kez 17 Mart 1996'da yaşanmıştı. O tarihte de toplu sözleşme konusundaki anlaşmazlık, oyuncuların grev kararıyla sonuçlanmıştı.
İtalya'da da aynı bizde olduğu gibi Kulüpler Birliği mevcut. Bunun yanısıra bir de Serie A'da top koşturan futbolcuların oluşturduğu Futbolcular Birliği (AIC) var. AIC bir çeşit sendika gibi. AIC kulüplerden şunları istiyor:
-Sözleşmelerden "Takımda istenmeyen oyuncunun takımla antrenmana çıkmaması" maddesinin çıkartılması
-Oyuncunun istemediği bir takıma transfer edilmesi veya gönderilmesi konusu. Kısaca oyuncunun rızasının olmadığı transferin gerçekleşmemesi
-Kulüpler Birliği, teknik direktörün oyuncuları farklı gruplara ayırmasının, buna göre çalıştırmasının doğal bir hak olduğunu savunuyor. Buna itiraz eden AIC ise oyuncular arasında hiçbir surette ayrıma gidilmemesini, antrenmanların beraberce yapılmasını istiyor.
-Kulüpler Birliği, bir oyuncuya aynı düzeydeki bir kulüpten teklif geldiğinde ve kendisine aynı maaş garanti edildiğinde futbolcunun transfere itiraz hakkının olmaması gerektiğini savunuyor. AİC ise oyuncular açısından zorunlu transferin kabul edilebilir bir şey olmadığını belirtiyor.
-Oyuncuların kadro dışı bırakılmaları konusunda daha üst bir kurumun karar mercii olması
Yukarıdaki maddelerden, kim haklı kim haksız sorusunun cevabı büyük bir netlik kazanmaz. AIC, antremanlarda ayrım yapılmamasını, antremanların beraberce yapılmasını istiyor. Haklılar; böylece sadece hoca, ya da başkan gibi "futbolcu üstlerinin" kişisel nedenlerle oyuncuyu takımdan soğutması ve göndermesinin önüne geçilmeye çalışıyor. Diğer taraftan her oyuncunun her özelliği aynı olmadığı için, standart bir teknik direktörün, oyuncunun eksikliğine göre, kimine hız-çabukluk, kimine taktiksel, kimine de özel görevler vereceği antremanlar olması da gayet doğaldır.
Dolayısıyla burada sorguladığım safi hakkın kendisidir. Hak aramadır. Bizde, yukarıda sıralanan madde konuları çok mu adil ki sorgulanmıyor? Ya da oyuncuların şartları İtalya'dan çok mu üstün de oyuncuların böyle bir birliği yok?
2-3 ay önce, İngiltere'de 3,290 sterlin olan yüksek öğrenim harçları, 2012'den itibaren yıllık 9 bin sterline kadar yükseltilecek haberinden sonra İngilizler sokaklara döküldü. Son 1 ayda 3 büyük gösteri yapıldı.
Biz, öğrenci harçlarının, eğitim hakkının, öğretmen atama(ma)larının, Tekel İşçileri’nin, Tuzla Tershanesi’nin, günlük çalışma saatlerinin çok daha fazlasını mesaisiz çalışanların durumu için en son ne zaman kıpırdadık? Ne kadar kıpırdadık? Ne kadar kıpırdamamıza izin verildi?
Futbolun dışına taşırmadan konuyu bağlayalım. Hani bazen diyoruz ya “hakem golümüzü yedi, penaltımızı vermedi, ofsayttı o”. Kendi takımının lehine olan hataları bile bile kazanılan zaferlere makyavelist kahkahalar atanların, sistem aleyhine döndüğünde akıttığı gözyaşları timsahları kıskandırır, ancak...
Kısaca bir ülkede ne kadar adalet varsa, futbolunda da o kadar adalet vardır. AIC ya da kulüpler değildir önemli olan. Önemli olan hakkını aramadır, iki taraf için de.
Ve hakkını aramak ağlamak değildir, aptallaşmayı red etmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder