O’nun ne zaman oynayacağını, yani döktüreceğini bilirdim. Hiç bir zaman gözü parada ya da kariyerde değildi. Tutunacağı bir heyecan arıyordu. O yüzden bilirdim işte ne zaman oynayacağını. Önemli bir Avrupa maçıysa, yüzüm gülerdi. Onu sahada soğuk ve umursamaz bir tavırla görürsem anlardım ki resital gelecek. 100. Yılda gerekirse tek başına Beşiktaş’ı şampiyon yapacağına emindim, “öyle” bir final yapacağına da… Tarihsel dönemler, anıtsal maçlardı O’nun “kafasını futbola verdiren, canını isteten” Sıradan motivasyonlar / hedefler / takımlar, sıradanlar içindi O’na gore. O kutsal anların peşindeydi.
Reha Erus, bir İtalyan gazeteci arkadaşıyla Beşiktaş maçında denk gelmiş ve “işte bizim Baggio” diye övmüş. Adam nezaketen gülümsemiş, dudak bükmüş. Önce 27 metreden hafif sağ çaprazdan bir frikiği filelere takınca inanmış bizimkinin Baggioluğuna. 5 dakika sonra 5 metre geriden ve daha sağdan bir frikik daha gönderince 90’a İtalyan ayağa fırlamış “Baggio bile aynı yerden 2 kez atamaz!” diye. Aynı yerden değildi zaten ikincisi daha zordu! Hiç unutmam o maçı. Liderlik getiren bir Gaziantepspor maçıydı. Sergen örümcek ağlarını iyice temizleyip galibiyeti perçinlemişti. Maçın sonuna doğru taç atmaya gitti. Çizgide topu kafasına koyuyor, top kafasının yanından omzuna oradan da eline düşüyordu. O, elindeki topu tekrar alıp kafasına koyuyor ve top tekrar düşüyordu. Bu “zaman geçirmeye” hakem sarı kartı gösterdi tabii. Ve bu ikinci sarı karttı. İtalyan haklıydı Baggio değildi O, O Sergen’di…
Altyapı ordinaryüsü Serpil Hamdi Tüzün Hoca iyi bir futbolcunun 2-3 hamle sonrasını hesap edebildiğini, 5-6 hamle sonrasını düşünerek oynayan oyuncunun (o dönem için) Zidane olduğunu, Sergen’in 7-8 hamle sonrasını öngörebildiği anlatıyordu. Sergen ise kendini eleştiren Beşiktaş yöneticisi 60 yaşındaki Uğur Ekşioğlu’na “Formayı ona vereyim, o çıksın sahaya” dediği için Süleyman Seba’nın olduğu yerde barınmasını imkânsız kılıyordu. Zidane değildi O, O Sergen’di…
O, Giggs’in deparını milimetrik bir pasla taçlandırmalıydı, Bergkamp’ın ayak içi servislerini kutsamalı, Suker’in çapraz koşularına sanat katmalıydı. Baggio ile yanyana oynar mıydı tartışması yaptırmalıydı İtalyan basınına. Ronaldo Compostela’ya attığı tarihi golden sonra Sergen ile kucaklaşmalıydı.
Yapmadı. İstemedi. Televole’de “ben adam olmaaam” diye şarkı söyledi. Rivaldo değildi, Scholes değildi, Mijatoviç değildi O, O Sergen’di. Hevesimizi kursağımızda bıraktı, ağzımıza bir parmak bal çaldı ve gitti.
Sergen Yalçın kimdir? Çok uzun cümlelere gerek yok aslında 2 kısa video yeter. Muhteşem!
Efsane Almanya performansı
Almanya maçı sonrası
Harika yazı eline sağlık.. Büyük futbolcuyudu gerçekten.
YanıtlaSilbir kişinin yorumunda okumuştum Ankaraspora futbolcu pazarlayan menajerler Ersen Martin için şunu söylüyorlarmış. Ersen Martin tam 55 santim zıplıyormuş. isterse 200 santim zıplasın. Sonuç ?
YanıtlaSilüstat eline sağlık, böyle zor günlerde ilaç gibi geliyor...
YanıtlaSilSergen'i "bize" benzetiyorum. Türkiye'dir Sergen. İstese, planlı olsa, disiplinli olsa, israf etmese, hedefleri olsa, elindekiyle yetinmese, kendini göstermek için yumurtayı kapısında görmek gibi bir opsiyon beklemese...
YanıtlaSilDilek şart kipinde hayatların futbol betimlemesidir Sergen.
nefis :)
YanıtlaSil