13 Ağustos 2013 Salı

Sezon Başlarken Beşiktaş

Maçtan önce Kazan’da takılabileceğiniz birisi. Küpesi, gitarı, sigarası ile aykırı adamların o sinsi karizmasına sahip. Yanıltmasın, özene bezene oluşturulmuş salaş görünümlü bir imaj çabası değil bu. Bizzat Biliç’in kendisi “Bazen saha kenarında kaçık gibi göründüğünün” farkında ama omuz silkiyor; “Kadınlara büyük saygı duyuyorum ama bence dünyadaki en güzel şey futbol” Sahadaki oyunun görüntüsü, onu kendi görünümünden daha fazla tatmin ediyor. Bu yüzden bir Biliç takımını dağınık, disiplinsiz ve kabullenmiş  görmedik.

Gelenekseldir; yeni teknik direktör ile birlikte tertip, teşekkül yeniden şekillendirilir. Hocanın, hayallerimizin dizilişindeki kadroyu oynatmasını nasıl da umarız! Oysa mevzubahis Biliç ise alışmamız gereken yegâne özellik değişkenliktir. Kadrodaki sürekli rotasyondan tutun da, asimetrik sahaya yayılışlar, maçın içinde 4’lü savunmadan 3’lüye dönmeler… hedef santraforla da gol arayabilir Beşiktaş, 3 adet 10 numara ile de… Ona göre “Galatasaray’a başka Akhisar’a başka oynamalısınızÇoğu Beşiktaşlı’nın arzusu takımın 2 forvetle oynaması. Biliç reddetmiyor ancak bir şartı var; “2 ‘sinin de defansif yönde çalışması” gerekiyor. TTArena’da Türkiye’yi Oliç-Mandzukic ile darmadağın etmişler ve 3-0 kazanmışlardı. Almeida ile Pektemek’i bir araya getirecekse ikisinin de en az İlhan Mansız kadar koşması lazım. Şu aşamada hayalperest bir iyimserlik olur. Biliç gerçeklerin adamı. Katı bir taktikçilik, kutsal bir formatçılık ona göre değil: Benim kişisel görüşüm, bu spesifik formatlar yavaş yavaş kullanımdan kalkıyor. Çok fazla uzman da benim görüşümü destekliyor.” diyor Hırvat Hoca ve futbolun kayganlığından dem vuruyor: “Oyuncuların topla hareketini belirlemek gittikçe zorlaşıyor. Saha içerisindeki akışkanlık bence çok daha önemli. Eğer siz takımınızın kompakt olmasını istiyorsanız, her bir hattınızın bir diğerine yakın kalmasını sağlamalısınız. Boşlukları ortadan kaldırdığınızdan emin olmalısınız. Ancak bu şekilde takımınızı sıkı hatlar üzerinden kurgulayabilirsiniz.” 

Bütün bu kelimelerin altının ne kadar dolu olduğunu hazırlık maçlarında gördük ve anladık. Rakip prese başladığında taca atmak ve riske girmeyen sağlam savunma oyuncusu olmak varken, geri pas feyki verip bir anda topla dönerek oyun kurmayı yeğleyen Pedro Franco’yu gördük (Sivok ile beraber 10 gole ulaşabilirler mi? Muazzam bir katkı olur) Savunma önüne Hutchinson tercihi, keza aynı sebepten. Atiba sadece top çalmak için sahada değil. Ribaund topluyor. Arkaya seken veya rakip savunmanın uzaklaştırdığı tüm topları alıyor ve duruma göre ya yeniden paslıyor veya ok gibi fırlıyor. Hep öne oynuyor! Ç.Rize maçında 2 kişiden sıyrılıp Olcay’a attığı gol pası sanırım herkese bir fikir vermiştir.


Sihirli Solak

Top, boş alana doğru oynanır: Boşluğa hareketlen, boşluğa koş, boşluğa pas at…  Bir oyuncu, oyunun ne kadar boşluklarına hakimse, o kadar dolu bir futbol zekasına sahiptir. Oğuzhan Özyakup Beşiktaş için bu yüzden önemli: Boşlukları dolduruyor. Geçtiğimiz sezon, Oğuzhan’ın basit ve parlak futbol zekası, körelmeye yüz tutmuş hücum organizasyonlarını anında keskinleştiriyordu. Bu sezon Oğuzhan daha şanslı. Kendini tribünlere kabul ettirdi, genç cevherlerden mücevher üretmesini bilen bir hocaya sahip ve yanında / önünde, nihayet Muhammet var.

Takımının karakteri ne olursa olsun, her taraftar, kendisini ve rakipleri büyüleyen, olmadık anlarda, olmadık mucizeler ortaya koyan sıradışı ayaklar izlemek ister. Makine gibi işleyen sisteme eyvallah ama işler teklediğinde hokus pokus yapacak sihirli bir solaktan daha enfes ne olabilir? Solaklığa özgü o anlatılamaz asaletin 10 numara zevkinden öte keyif var mıdır? Sergen-Tümer sonrası paslanmış gözler yeterince bekledi artık. Muhammet yedek değil. Genç yetenek değil. Genç yetenek lafını sevmiyorum, hatta oyuncuya büyük zararı olduğuna inanıyorum. Ona bir çeşit görünmez kredi veriyor. Böyle soyut, yalandan güvenlere üstün bir yeteneğin hiçbir ihtiyacı yok. Onun ihtiyacı olan daha fazla oynamak ve (18,19 yahut 20) yaşın büyük bir takımın ilk 11’i için hatta yıldızlığı için (günümüzde) makul bir yaş olduğunu ona belletmek.

Biliç O’nu Pirlo mevkisinde de kullandı, kenarda da. Farklı pozisyonlar; farklı seçenekler sunar ve bakış açısını genişletir. Farklı bir yetenek için katalizör uygulamalar... Messi gibi sağa yakın oynatıyor. Topu soluna çektiğinde şunları görüyor Muhammet: Şut atacağı kale, araya oynayacağı boşluk, delici koşular yapacağı zig-zaglı boşluk. Biliç’in planladığı bu boşlukları doldurabildiği ölçüde yıllardır bomboş bekleyen sihirli solak kontenjanını dolduracak.  İzlerken insana o havayı veriyordu. Şut hızı ve kalitesi Tümer’e, pas yumuşaklığı ve isabeti Sergen’e benziyordu. Sergen olabilir miydi? Önünde sabit kader yolları var Muhammet’in. Önümüzdeki 15 seneyi dilek şart kipiyle geçirebilir; oynasa, istese, çalışsa… bolca ahlar, çokça tühler… Yahut 5 yıl önce gittiği La Masia’nın büyükleriyle oynamaya gidebilir. Biz ona buradan gurur verici milli sıfatlar yükleriz. O ise uluslararası sıfatlarını arttırdıkça arttırır... En kötüsü, Serdar Özkan olur... Biz O’nun Sergen ya da Serdar değil Muhammet olmasını istiyoruz. Kendine en mükemmel hikayeyi yazıp bize ve çocuklara farklı bir kader yolu sunmasını istiyoruz. Tabii O ne isterse O olacak.


Yakup Sabri İNANKUR
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...